$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSÄ°ZM’SÄ°Z OLUR MU?

“Yemek istiyorsan, aÅŸĆ§Ä±ya kĆ¼fretme…” [1] Kabul etmeli, her yeni “izm”, her yeni akım, en Ƨok da, en fazla beslendiği ideolojilerden...

“Yemek istiyorsan,
aÅŸĆ§Ä±ya kĆ¼fretme…”[1]

Kabul etmeli, her yeni “izm”, her yeni akım, en Ƨok da, en fazla beslendiği ideolojilerden bir “kopuş” savıyla ortaya Ƨıkar. Hele ki, yeni “izm” kendini yıkım koşulları Ć¼zerine inşa etme savı ve gayretindeyse, bu “kopuş” daha sancılı, daha inkĆ¢rcı, daha keskin olmaya yƶnelecektir.
Bir “rĆ¼ÅŸt” ispatı gĆ¼dĆ¼sĆ¼nden itim sağladığı ƶlĆ§Ć¼de, bu anlaşılabilir bir durumdur da…
Neo-liberal ideoloji ve uygulamaların emekƧilerin tĆ¼m sosyal kazanımlarını yeryĆ¼zĆ¼ ƶlƧeğinde budadığı, dĆ¼nya kaynaklarının tĆ¼mĆ¼nĆ¼ bir avuƧ Ƈokuluslu şirketin talan alanına dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rdĆ¼ÄŸĆ¼ bir tarihsel kesitte, “Marksizm iflas etti, proletarya ƶldĆ¼, tarih sona erdi!” vaveylaları arasında boy veren “yeni sol hareketler” de, ƶyle gƶrĆ¼lĆ¼yor ki, bu “erginleme” mantığından, bu neredeyse “Freudyen” “patricide” (babayı ƶldĆ¼rme) gĆ¼dĆ¼sĆ¼nden kaƧınamamaktalar…
 “Muhalif” cephede “bĆ¼yĆ¼k anlatılar” yapıbozumuna uğratılır, yatay sınıf Ƨelişkilerinin yerine dikey kimlik savları ikame edilir, giderek parƧalanan [Kadın; GĆ¼neyli kadın; GĆ¼neyli siyahĆ® kadın; GĆ¼neyli eşcinsel siyahĆ® kadın; GĆ¼neyli eşcinsel, siyahĆ®, Protestan kadın; GĆ¼neyli eşcinsel, siyahĆ®, Protestan, genƧ kadın; GĆ¼neyli eşcinsel, siyahĆ®, Protestan, genƧ, işsiz kadın; ve ilh…] kesimsel talepler birbiriyle yarıştırılırken, neo-liberal vahşetin krizden krize sĆ¼rĆ¼klediği “egemenler” cephesinde “Marksizm’in gĆ¼ncelliği” Ƨoktan (yeniden) tartışma alanına girdi bile.[2]
Yıkım sĆ¼recindeki, ve/fakat bu sĆ¼reƧte tĆ¼m “bios”u peşinden sĆ¼rĆ¼kleyen kapitalizmin alarm Ƨanları Ƨalarken, onun en “uyanık” ideologları, restorasyon umuduyla Marksizm’e sarılıyor; pekĆ¢lĆ¢, kendini şu ya da bu tarzda kapitalizm karşısında konumlandıranlar iƧin Marksizm’le “barışma” vakti gelmedi mi?
Mouffe, Touraine, Habermas gibi ideologların gƶrĆ¼ÅŸlerinden beslenen “yeni toplumsal hareketler”in Marx’ı yeterince “Ƨevreci”, “feminist”, “yerlici” vb. bulmadıklarına dair eleştirilerini fazlaca dinledik. Bu eleştiriler, ağırlıklı olarak Marx ile Engels’in “ne demediği” Ć¼zerine yaslanmaktaydı.
Gelin bu kez tersinden bir yol izleyelim, ve ƶrneğin Marx’ın kadın sorunu Ć¼zerinde sƶylediklerinden hareketle neler yapabileceğimize bir bakalım…

MARKSÄ°ZM’E FEMÄ°NÄ°ST Ä°TÄ°RAZLAR

1960’lı yılların sonlarına doğru radikal toplumsal muhalefet hareketlerinin iƧerisinden Ƨıkan “yeni” feminizm(ler), ƶzellikle de reel sosyalizmin ƧƶkĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼n ardından hayatta kalabilmeyi başaran diğer muhalif hareketlerin Ƨoğu gibi, ideolojik aƧıdan hızla Marksizm’den uzaklaşma yoluna girdi. Bu yoldaki argĆ¼manlar kabaca ÅŸĆ¶yle ƶzetlenebilir:
-                     Bir sınıf mĆ¼cadelesi stratejisi olarak Marksizm, toplumların zıt Ƨıkarlara sahip sınıflar olarak yatay bir eksende bƶlĆ¼ndĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ savunur. Oysa bu saptamanın doğru olup olmadığından bağımsız olarak toplumlar cinsiyetler ve cinsiyet rolleri, yani kadınlık ve erkeklik ekseninde dikey olarak (da) bƶlĆ¼nmĆ¼ÅŸtĆ¼r. TĆ¼m kadınlar, tĆ¼m erkekler tarafından baskı ve denetim altında tutulmakta ve (bazı feminist tahlillere gƶre) sƶmĆ¼rĆ¼lmektedir. Şu hĆ¢lde kadınların mĆ¼cadelesinin ana mihveri, sınıfsal baskı ve sƶmĆ¼rĆ¼ye karşı değil, Ć¼zerlerindeki cinsel baskıya karşı mĆ¼cadele olmalıdır. Bir başka deyişle kadınların en bĆ¼yĆ¼k (ve ortak) dĆ¼ÅŸmanı kapitalizm (ya da sınıflı toplum) değil, Patriyarka/Ataerkidir.
-                     Ä°ÅŸĆ§ilerin/emekƧilerin siyasal ve toplumsal kurtuluşu iƧin Ƨağrı Ƨıkartan Marksizm, cinsiyet kƶrĆ¼dĆ¼r; Marx’ın tarihin aktƶrĆ¼ olmaya Ƨağırdığı iÅŸĆ§i sınıfı, ƶzĆ¼nde “eril”dir; Marksist “toplumsal kurtuluş projesi” kadınların “kurtuluş”tan sonra bulaşık yıkamaya, dayak yemeye devam edip etmeyecekleri konusunda bir şey sƶylemez.
-                     Marksizm kadınları burjuvazi-proletarya ekseninde bƶlerek, “burjuva feminizmi” olarak mahkĆ»m ettiği, kadınların XIX. yĆ¼zyıl mĆ¼cadelelerinin kadınlar aƧısından taşıdığı ƶnemi ikincilleştirmekte, ƶnemsizleştirmekte, gƶrĆ¼nmezleştirmektedir.
-                     Marksistler arasında kadın konusunda en duyarlısı sayılan Engels’in Ailenin, Devletin, Ɩzel MĆ¼lkiyetin Kƶkeni kitabı, etnografik hataları ve bugĆ¼n geƧersizliği yaygın kabul gƶren evrimci hattı benimsemesinin yanı sıra, “kadının tarihsel yenilgisi”ni aƧıklamada yetersiz, hatta hatalıdır. Ɩzel mĆ¼lkiyetin erkeklerin elinde yoğunlaşmasının, erkeklerin kadınları da temellĆ¼k etmesine zemin hazırladığını kabul edecek olsak bile, ne Marx, ne de Engels, ƶzel mĆ¼lkiyetin neden kadınların değil de erkeklerin elinde temerkĆ¼z ettiğini aƧıklayamamaktadırlar. Bu durum, kadının ikincil/madĆ»n konumunu aƧıklamada ekonomi-politik dışında başka faktƶrlerin etken olmuş olabileceğinin kanıtıdır. Bƶylelikle farklı feminist eğilimler kadınların ezilmesinin kƶkeni konusunda farklı aƧıklama ƧerƧevelerine mĆ¼racaat edecekler: psikoloji, kĆ¼ltĆ¼r, biyoloji… ya da “kƶken” arayışıyla ilgilenmeyi tĆ¼mĆ¼yle terk edeceklerdir[3]
XX. yĆ¼zyılın son Ƨeyreği feminizmi ƶzet, ƶzet olduğu ƶlĆ§Ć¼de de basitleştirilmiş olan bu argĆ¼manlarla Marksizm’le arasına hatırı sayılır bir mesafe koyarken (bu mesafede Marksistlerin feministlere karşı yĆ¼rĆ¼ttĆ¼kleri sert “ideolojik mĆ¼cadele”nin ve yaşanan sosyalizmin “Kahraman Analık Madalyaları” gibi ‘absĆ¼rd’ uygulamaların da hatırı sayılır bir payı olduğu geƧerken belirtilmeli), reel sosyalizmin ƧƶkĆ¼ÅŸĆ¼, feminizm(ler)i, yapıbozumculuk, postmodernizm gibi, kendisini daha rahat hissedebileceği bağlamlara yerleşmesinin ortamını biƧimlendirdi.

MARX VE ENGELS: NE DÄ°YORLARDI?

Sanıyorum işe “feministlerin Marx’a, Marksizm’e yƶnelttikleri eleştiriler doğru mu/ne kadar doğru?” sorusuyla başlamak, sorunu tĆ¼mĆ¼yle batağa saplayacak bir girişim olacaktır. Zira bƶylesi bir soru, Marx ve Marksizm’i tamamlanmış bir Ć¶ÄŸreti, noktalanmış bir dogma olarak gƶren feminist (ya da Ƨevreci, ĆœĆ§Ć¼ncĆ¼ DĆ¼nya’cı, yerlici vb.) yanılgıyı paylaşmak olacaktır.
Doğrudur; Marx’ın onca yapıtı arasında kadınlık durumuna ilişkin gƶreli pek az veri vardır. Yaşamının bĆ¼yĆ¼k bir bƶlĆ¼mĆ¼nĆ¼ sermayeyi deşifre etme ve insanlığın sermaye tahakkĆ¼mĆ¼nden ƶzgĆ¼rleşmesi perspektifini geliştirme yolunda geƧiren Marx, insanları “cinsiyet rolleri”nden Ƨok, sermaye karşısındaki toplumsal konumlanışları aƧısından ele alma eğilimindedir. Bu aƧıdan “feminist” olduğu sƶylenemez.
Ancak, Engels’le birlikte Marx, kendi Ƨağında kadının ƶzgĆ¼rleşmesi perspektifinin en ısrarlı savunucuları arasında yer almışlardır.
“Kendi Ƨağında” dedim; Avrupa’da Fransız Ä°htilali’nin yarattığı altĆ¼stlĆ¼klerin bir “burjuva dĆ¼zeni” hĆ¢linde nizam ve intizama sokulduğu bu “Ƨağ”da, kadınların durumunu en iyi, 1804 tarihli Napoleon Medeni Yasası temsil eder. 213. maddesinde “Koca karısını korumalı, kadın kocasına itaat etmelidir,” denilen bu yasa, evli kadınları kocasının izni olmadan miras bırakmak, mirasa konmak, para biriktirmek, mĆ¼lk satın almak, satmak, yolculuk yapmak, meslek sahibi olmak, ticaretle uğraşmak vb. haklarından yoksun bırakmaktadır. MedenĆ® Yasa’nın gerisindeki “demir yumruk”, Napoleon ise, Devlet Konseyi (Conseil d’Etat)’ne ÅŸĆ¶yle seslenmekte beis gƶrmemekteydi: “Tabiat kadınları bizim kƶlemiz olarak yaptı. Kocanın karısına: Madam dışarı Ƨıkmayacaksınız, Madam Komedya’ya gitmeyeceksiniz! Madam, şu veya bu kişiyi gƶrmeyeceksiniz! Yani, Madam, beden ve ruh olarak bana aitsiniz demek hakkı vardır.”[4]
Evet, devir restorasyon devridir; tabii kadınlar iƧin de… Fransız Ä°htilali’nin barikatlara Ƨıkardığı kadınlar evlerine geri pĆ¼skĆ¼rtĆ¼lmĆ¼ÅŸ, buna direnenlerse kodeslere, hatta giyotine gƶnderilmiştir - Olympe de Gouges, Rose Lacombe gibi…
Napoleon Yasası’nın “ruhu”, yalnızca Fransa’da değil, tĆ¼m Avrupa Ć¼lkelerinde kol gezmektedir. Ɩrneğin Ä°ngiltere’de 1870’e dek, gƶreneksel hukuka gƶre kadın evlendiğinde hĆ¼kmĆ® şahsiyetini yitirmekte, kocasının yasal kişiliği iƧinde massolmaktaydı.[5] Yine Ä°ngiltere’de (1840’larda) yargıƧlar kocalara karılarını dƶvme ve “zalimce davranmadığı sĆ¼rece hapsetme” yetkisini vermekteydi, dahası, Almanya’da kocanın karısına karşı zor kullanması, 1900’e kadar yasaldı.[6]
Ɯstelik bu durum, dƶnemin burjuva entelijansiyası aƧısından hiƧ de “sorunlu” sayılmamaktaydı. “Kadının kaderi ve tek ÅŸĆ¶hreti erkeklerin kalbini Ƨarpıtmasıdır,” diyordu H. de Balzac. “Kadın kontratla elde edilen bir maldır; taşınır bir maldır, Ć§Ć¼nkĆ¼ malik olmak senettir; nihayet kadın, aƧık konuşursak erkeğin eklentisinden başka bir şey değildir.”
“Napolyon gibi ben de kadınlardan hiƧ hoşlanmam,” diye ekliyordu Lord Byron. “Eline bir ayna, bir de şeker tutuşturun, mutlu olacaktır.”
Ve “kadının yeri ne olmalıdır?” sorusuna Bonald’ın yanıtı netti: “Kadınlar politik topluma değil, aileye aittir; ve tabiat onları kamu hizmetleri iƧin değil, ev işleri iƧin yapmıştı.”
XIX. yĆ¼zyıl Avrupası’nda, kadınların mevcut konumlarına itirazlar, genellikle Ć¼topik ya da bilimsel, sosyalistlerden yĆ¼kselmekteydi.
Ɯtopik sosyalistlerden Saint Simon, Olinde Rodrigues, Prosper Enfantin, hele ki “Toplumsal ilerleme ve Ƨağ değişimleri, kadınların ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸe doğru ilerleyişiyle orantılıdır; toplum alanında gerilemeler ise kadınların ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼n azalmasıyla meydana gelirler. Kadın imtiyazlarının genişlemesi, tĆ¼m toplumsal ilerlemenin genel ilkesidir,” diyen, kadınların “dikiş ve mutfakla sınırlanması”na karşı Ƨıkıp kurguladığı “falanster”lerde “genƧ kızları bir mal olarak sunup alƧaltan” evliliği ilga eden, kadınları bilimle, eğitimle uğraşmaya Ƨağıran Fourier[7]… kadınlar iƧin “ƶzgĆ¼rleşme” Ƨağrısı Ƨıkartan devrimci seslerdir.
Marx ile Engels, kadınların ƶzgĆ¼rleşmesi konusunda Ć¼topik sosyalistlerin perspektiflerini eleştirel bir tarzda devralmışlardır. Marx, Kutsal Aile’de Fourier ile birlikte seslenir:
“Kadın cinsinin aşağılanması aynı zamanda hem uygarlık hem de barbarlığın ƶzsel bir ƶzelliğidir, şu tek ayırımla ki, uygar dĆ¼zen, barbarlığın yalın biƧimde uyguladığı kusurlardan her birini, Ƨift yƶnlĆ¼, belirsiz ve ikiyĆ¼zlĆ¼, bileşik bir varoluş biƧimine yĆ¼kseltir… Kadının kƶlelik iƧinde tutulması olgusundan kimse, erkekten daha derin biƧimde cezalandırılmamıştır.”[8]
Ɩte yandan, kadının “metalaşması” ile kapitalist sistem arasındaki bağlantıyı, erken yıllarında, 1848’de kaleme aldıkları KomĆ¼nist Manifesto’da aĆ§Ä±ÄŸa Ƨıkartırlar…
“Ama siz komĆ¼nistler kadınların ortaklaşalığını getireceksiniz” diye bağırıyor tĆ¼m burjuvazi koro hĆ¢linde.
Burjuva karısını salt bir Ć¼retim aracı olarak gƶrĆ¼r. Ɯretim araƧlarının ortaklaşa kullanılacağını duyunca doğal olarak, kadınların da herkes iƧin ortak olma yazgısından kaƧınamayacağı sonucuna varır.
Oysa burjuvalarımızın KomĆ¼nistlerin aƧıkƧa ve resmen tesis edeceklerini ƶne sĆ¼rdĆ¼kleri kadınların ortaklaşalığı karşısındaki erdemli ƶfkelerinden daha gĆ¼lĆ¼nƧ bir şey yoktur. KomĆ¼nistlerin kadınların ortaklaşalığını getirmelerine gerek yok; o hatırlanamayacak kadar uzun bir zamandır var.
Ortak kullanılan fahişeleri bir yana bırakacak olursak, emrindeki proleterlerin karıları ve kızlarıyla yetinmeyen burjuvalarımız birbirlerinin karılarını ayartmaktan bĆ¼yĆ¼k zevk alıyorlar.
Burjuva evliliği gerƧekte ortak karılar sistemidir ve KomĆ¼nistler olsa olsa, ikiyĆ¼zlĆ¼ce gizlenen bir kadınların ortaklaşalığı yerine aƧıkƧa yasallaşmış bir ortaklığı getirme isteğiyle suƧlanabilirler. Ɩte yandan, mevcut Ć¼retim sisteminin ilgasının bu sistemden kaynaklanan kadınların ortaklaşalığının, yani hem kamusal hem de ƶzel fuhşun ortadan kaldırılmasını getirmesi gerekeceği, kendinden bellidir.”[9]
Marx, sermayenin insanlığı tahakkĆ¼m altına alış koşullarını olduğu kadar burjuvazinin “pĆ¼riten” ahlĆ¢kındaki ikiyĆ¼zlĆ¼lĆ¼ÄŸĆ¼ de aĆ§Ä±ÄŸa Ƨıkartmanın peşindedir:
“Ƈapkın burjuva, evliliği ihlĆ¢l eder ve gizlice zina yapar; tĆ¼ccar spekĆ¼lasyon ve sahte iflas yoluyla başkalarını mĆ¼lkiyetten mahrum bırakarak mĆ¼lkiyet kurumunu ihlĆ¢l eder; genƧ burjuva kendini imkĆ¢n bulduğu zaman kendi ƶz ailesinden bağımsız kılar; kendi Ƨıkarı iƧin fiilen ailesini dağıtır; fakat evlilik, ƶzel mĆ¼lkiyet, aile teorik olarak el sĆ¼rĆ¼lmemiş kalırlar; zira pratikte bunlar, Ć¼zerinde burjuvazinin hĆ¢kimiyetini kurduğu temeldirler; zira burjuva şekli ile, bunlar her zaman ihlĆ¢l edilen kanunun dini bĆ¼tĆ¼n bir Yahudi’yi gene dini bĆ¼tĆ¼n bir Yahudi yaptığı gibi, burjuvayı burjuva yapan şartlardır.”[10]
“ƖzgĆ¼rleşme”nin ƶnkoşullarını bƶylelikle -proletarya iƧin olduğu kadar kadınlar iƧin de- mevcut Ć¼retim ve mĆ¼lkiyet ilişkilerinin değiştirilmesi bağlamına yerleştiren bu perspektifin ƶtesinde, Marx yazılarında kadınlık sorununa iki bağlamda değinmektedir: Ɩzel mĆ¼lkiyetin ilgasını ailenin ilgası, dolayısıyla serbest ve kuralsız cinsel ilişkiler olarak algılayan (kendi deyişiyle) “kaba komĆ¼nizm”in “liberterliği” karşısında “komĆ¼nist ahlĆ¢k”ın savunulması ve kadınların (ve Ƨocukların) XIX. yĆ¼zyıl Avrupası’nda emekƧi sınıflar iƧerisindeki acınası koşullarına dikkat Ƨekmek… Ä°ki ƶrnekle yetinelim. Ä°lki:
“Ɩzel mĆ¼lkiyete karşı, kamulaştırılmış ƶzel mĆ¼lkiyeti Ƨıkarmaya yƶnelen bu hareket, evliliğe (ÅŸĆ¼phesiz bu mĆ¼nhasır ƶzel mĆ¼lkiyetin bir şeklidir) karşı, kadının kolektif ve bayağı bir mĆ¼lkiyet hĆ¢line geldiği, kadınların ortaklaşa kullanılmasını Ƨıkardığı zaman hayvanĆ® bir şekilde ifade edilmiş olur. Kadınların ortaklaşa kullanılması fikrinin bu kaba ve dĆ¼ÅŸĆ¼nceden yoksun komĆ¼nizmin sırrını meydana Ƨıkardığı sƶylenebilir. (…) -Her yerde insan kişiliğini reddeden- bu komĆ¼nizm, zaten kendi zıttı olan ƶzel mĆ¼lkiyetin bir belirtisidir. (...)
(…) Kolektif şehveti tatmine yarayan bir nesne ve bir av gibi gƶrĆ¼len kadın, sadece kendisi iƧin yaşayan insanın sonsuz alƧalışını ifade eder; zira insanın kendi hemcinsi ile olan ilişkilerinin sırrı, Ƨelişkisiz, kesin, aƧık ifadesini, kadın ve erkek ilişkisinde ve dolaysız ve doğal cinsel ilişkiyi anlayış tarzında bulur. BeşerĆ® varlıkların gerekli, doğal gerekli, doğal, dolaysız ilişkisi, kadın ile erkek arasındaki ilişkidir. Bu doğal ilişkide, insanın doğa ile ilişkisi doğrudan doğruya insanın hemcinsi ile olan ilişkisini temsil eder, aynı şekilde insanın hemcinsi ile olan ilişkisi, doğrudan doğruya doğa ile, kendi ƶz doğal doğrultusu ile olan ilişkisini temsil eder. Bƶylece bu ilişki, hissedilir bir şekilde belirli bir olaya indirgenmiş insanĆ® ƶzĆ¼n ne dereceye kadar insan iƧin tabiat hĆ¢line geldiğini ve ne dereceye kadar tabiatın insanın beşerĆ® ƶzĆ¼ hĆ¢line geldiğini ortaya Ƨıkarır. Bunun iƧindir ki, bu ilişkiye dayanarak, insanın gelişim derecesi hakkında hĆ¼kĆ¼m verilebilir.”[11]
Marx’a gƶre burjuva dĆ¼zeninin kendi “aile”sini tahrip etmesinin iki biƧimi vardır. Bunlardan ilki, “birbirlerinin karılarını ayartmaktan bĆ¼yĆ¼k zevk duyan” burjuvazinin ikiyĆ¼zlĆ¼ ahlĆ¢kı ise, ikincisi, kapitalizmin acımasız bir sƶmĆ¼rĆ¼ sistemiyle proleter ailesini iƧerisine sĆ¼rĆ¼klediği “sĆ¼rdĆ¼rĆ¼lemezlik”tir… Yani kadın ve Ƨocukları gĆ¼nde 14-15 saatlik bir Ƨalışmaya, “erimiş domuz yağıyla birkaƧ dilim ekmek ve bir fincan sĆ¼tsĆ¼z Ƨay”dan[12] ibaret bir tayına, “ergen genƧ erkek ve kızların, babalarla annelerin, hepsinin domuzlar gibi yaşayıp aynı odada beraber yattığı”[13]koşullara mahkĆ»m kılan kapitalizmin insanlıktan uzaklaştırıcı koşulları… Bƶylelikle, dƶnemin emekƧilerin yaşam koşullarında bazı dĆ¼zeltimleri ƶngƶren kimi raporlarından aktarır:
“Ƈocuklarını okula gƶnderecek yerde işten Ƨıkarılma tehdidiyle onlardan menfaat sağlamaya ebeveyni zorlayan bazen bucak memuru, bazen patronlardır. TĆ¼m kuvvet ve zaman kaybı, ekici ve ailesine olağanĆ¼stĆ¼ ve gereksiz yorgunluğun neden olduğu tĆ¼m acılar, ebeveynin Ƨocuklarındaki ahlĆ¢ksızlığı kır evlerinin sıkışıklığına ve grupların iğrenƧ tesirine bağladıkları tĆ¼m olaylar, yoksul emekƧilerin ruhunda anlaşılması kolay ve ayrıntılarına girilmesi gereksiz hisler uyandırırlar. EmekƧiler, asla sorumlu olmadıkları ve ellerinde olaydı hiƧbir zaman rıza gƶstermeyecekleri ve yenecek kudrete sahip olmadıkları şartlardan gelen ahlĆ¢kĆ® ve fiziksel dertlerle kuşatılmış olduklarını gayet iyi biliyorlar.”[14]
F. Engels ise, “kadın sorunu”nu ele alışı bakımından daha kapsamlı, daha bĆ¼tĆ¼ncĆ¼ldĆ¼r.Ailenin, Ɩzel MĆ¼lkiyetin, Devletin Kƶkeni (AƖMDK), kadınların tarihsel yenilgisiyle emekƧilerin tarihsel yenilgisini, ƶzel mĆ¼lkiyet ve devletin koşut ortaya Ƨıkış tarihi iƧerisinde birbirine bağdaştırma girişimidir. Modern (kapitalist) toplumda erkeğin kadın Ć¼zerindeki başatlığını kapitalist mĆ¼lkiyet ilişkileriyle aƧıklar. Bu başatlık, hukukĆ® reformlarla giderilemez. (“Modern bireysel aile kadının gizli ya da aƧık eviƧi kƶleliğine dayanmaktadır; ve modern toplumda yalnızca, kendisinin molekĆ¼lleri gibi olan ferdĆ® ailelerden oluşmuş bir yığındır. GĆ¼nĆ¼mĆ¼zde, ƶrneklerin bĆ¼yĆ¼k Ƨoğunluğunda erkeğin ailesini besleyecek parayı, hiƧ olmazsa mal-mĆ¼lk sahibi sınıflarda kazanması gerekir, bu da kendisine ƶzellikle kanunla imtiyaz tanınması gerekmeyen başat bir konum vermektedir. Aile iƧinde erkek burjuvadır ve kadın proletaryayı temsil eder. Ama sanayi dĆ¼nyasında, proletarya Ć¼zerindeki ekonomik baskının ƶzel niteliği, bĆ¼tĆ¼n aƧılığıyla, ancak kapitalist sınıfların bĆ¼tĆ¼n yasal imtiyazları kaldırıp iki sınıfın hukuksal eşitliği tam yerleştirilince kendisini belli eder; demokratik cumhuriyet iki sınıf arasındaki zıtlığı elemez, tersine bu zıtlığın mĆ¼cadeleyle ƧƶzĆ¼mlendiği bir alan sağlamaktan başka şey yapmaz. Ve aynışekilde, modern ailede erkeğin kadına Ć¼stĆ¼nlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼n ƶzel niteliği ve aralarında gerƧek bir toplumsal eşitlik sağlama şekli ve gerekliliği ancak iki cinsiyet hukukĆ® alanda eşit haklara sahip olunca bĆ¼tĆ¼nĆ¼yle gĆ¼n ışığına Ƨıkacaktır. İşte o zaman kadının kurtulmasının birinci şartının bĆ¼tĆ¼n kadınların kamu sanayine girmesi olduğu ve bu şartın da ferdĆ® ailenin toplumun ekonomik birimi niteliğinin ortadan kaldırılmasını gerektirdiği gƶrĆ¼lecektir.”[15]
Hem emekƧiler hem de kadınlar, her ikisi iƧin de kurtuluş, ƶzel mĆ¼lkiyetin nihaĆ® biƧimi olan kapitalist Ć¼retim (ve mĆ¼lkiyet) ilişkilerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bundan sonrası ise, gelecek kuşakların işidir:
“Ƈok yakında kapitalist Ć¼retime vurulacak bir sĆ¼pĆ¼rge darbesinden sonradır ki cinsel ilişkilerin ƶrgĆ¼tlenmesi hakkında bulunacağımız kehanet, bilhassa ortadan kalkacak olan şeylerle sınırlıdır. Fakat sonra ne olacaktır? Bu yeni bir nesil yetiştiği zaman kararlaştırılacaktır; hayatlarında asla, bir kadının teslimiyetini para karşılığında, veya herhangi bir sosyal zorunluluk yardımıyla satın alma durumunda kalmayacak bir erkek nesli; asla, ne kendilerini gerƧek bir aşk dışındaki sebeplerden dolayı bir erkeğe teslim etme durumunda, ne de bu teslimiyetin ekonomik sonuƧlarının korkusu yĆ¼zĆ¼nden sevdiği kişiyi reddetme durumunda kalmayacak bir kadın nesli. Bu insanlar yaşadığı zaman, bugĆ¼nden nasıl davranmaları gerektiğine inandığımız şeylerden tasa duyarlarsa ne Ć¢lĆ¢; kendi tƶrelerini ve herkesin hareket tarzı hakkında karar verecek kamu oyunu kendileri yaratacaklardır. İşte hepsi bu kadar.”[16]

ATAERKİ/SINIFSAL SƖMƜRƜ - NE KADAR AYRI?

Evet, Marx ile Engels, kadınların madĆ»nluğunu, maddĆ® yaşamın Ć¼retilmesi sĆ¼reƧleriyle aƧıklayarak, kadınların ƶzgĆ¼rleşmesi konusunda maddeci bir perspektif sunmuşlardır. Marksizm “gƶkyĆ¼zĆ¼nden inme” bir kutsal doktrin değil de, inşa hĆ¢linde bir sĆ¼reƧ olduğundan, bu sunum, hiƧ kuşku yok ki, geliştirilmeye, zenginleştirilmeye aƧıktır; yine hiƧ kuşku yok ki “Marksizm ve kadın” denildiğinde akla ilk gelen katkılardan biri olan Engels’in Ailenin, Ɩzel MĆ¼lkiyetin, Devletin Kƶkeni’nde, dayandığı kaynağın (L. H. Morgan’ın Eski Toplum’u) etnografik eksikliklerinden ve dƶnemin başat paradigması evrimciliğin topyekĆ»nluğundan kaynaklanan hatalar vardır. Peki bu eksiklik ve hatalar, kadınlığın madĆ»nluğuna ilişkin ƧƶzĆ¼mlemelerde Marksizm’i bir kenara atmayı gerektirir mi? Ya da, Marksizm’i kaale almayan bir kadınların kurtuluşu perspektifi mĆ¼mkĆ¼n mĆ¼dĆ¼r? Dilerseniz, biraz bunu tartışalım…
Feminist literatĆ¼r, kendi iƧerisindeki Ƨeşitli gƶrĆ¼ÅŸ ayrılıklarına karşın, kadınların ezilmişliğinin toplumların sınıflı yapısından değil, bir “eril tahakkĆ¼m ve/veya temellĆ¼k biƧimi” olan Ataerki/Patriyarka’dan kaynaklandığı konusunda neredeyse oybirliği iƧerisindedir. Ataerki’nin salt bir tahakkĆ¼m biƧimi mi olduğu, yoksa kadının bedeni Ć¼zerinde olduğu kadar emeği Ć¼zerinde bir temellĆ¼k (dolayısıyla da sƶmĆ¼rĆ¼y)Ć¼ iƧerip iƧermediği konusunda rivayet muhtelif de olsa, toplumların sınıflara bƶlĆ¼nmesini ƶncelediği ya da onunla “ilişkinsiz” olduğu, yaygın bir kabul gƶrmektedir. O zaman işe, ataerkinin sınıflı toplum tarihiyle ilişkileri Ć¼zerine tartışmakla başlamak gerekecektir.
Konuya ilk dikkat Ƨeken, yıllar boyunca SSCB’nin Stalin dƶneminde benimsenmiş “ilkel-kƶleci-feodal-kapitalist-sosyalist” sıralı “beşli toplumsal evrim şeması”na karşı şiddetli bir mĆ¼cadele yĆ¼rĆ¼ten Fransız yapısal Marksistleri olmuştur.[17] Ć–zetin ƶzetiyle, yapısal Marksistler, Marksist literatĆ¼rde “eşitlikƧi/komĆ¼nalist” olarak tanımlanan toplum tiplerindeki farklılaşmış gĆ¼Ć§ ilişkileri Ć¼zerinde durmuşlar, ve ƶrneğin, hemen tĆ¼ketil(e)mediği iƧin denetlenmesi gereken toplumsal bir Ć¼rĆ¼nĆ¼n, yani “hasadın” sƶz konusu olduğu, bu nedenle daha istikrarlı grup yapıları gerektiren “Ƨapa/bahƧe-tarımcısı (horticulturalist)” toplumlarda emek-gĆ¼cĆ¼ kritik bir unsur hĆ¢line geldiğinden, kadınların Ć¼reme potansiyelinin denetim altına alındığına, bu denetimin akraba grubu ya da kabilenin yaşlı erkeklerince Ć¼stlenildiğine işaret etmektedir. Bƶylelikle grubun yaşlı erkek Ć¼yeleri bir yandan toplumsal Ć¼rĆ¼nĆ¼n Ć¼retim ve dağıtımının kooperatif ƶrgĆ¼tlenmesi, bir yandan da kadınların farklı gruplar arasındaki mĆ¼badelesi yoluyla toplumsal yeniden-Ć¼retim/Ć¼remenin denetimi işlevini Ć¼stlenmektedirler.[18]
GerƧekten de, etnografik araştırmalar Ƨoğu hortikĆ¼ltĆ¼ralist toplumun, Ƨiftlerin serbestƧe farklı gruplar arasında dolaşabildiği, kolayca ƧƶzĆ¼lĆ¼p yeniden toplanabilen, istikrarsız “takım”lar hĆ¢linde ƶrgĆ¼tlenen avcı-toplayıcıların tersine, soyun ana ya da baba hattından izlendiği, istikrarlı “kabileler” biƧiminde ƶrgĆ¼tlendiğini ortaya koymaktadır. Bƶylelikle kadınların gƶreli ƶzerk bir yaşam sĆ¼rdĆ¼rebildiği avcı-toplayıcıların tersine,[19] Ć¶zellikle soyun babadan izlendiği kabilelerde kadınların bedenleri ve emekleri, kabilenin yaşlı erkeklerinin oluşturduğu bir jerontokrasinin sıkı denetimi altında tutulmakta, kadınlar -ittifak ve ticareti gĆ¼vence altına alınacak tarzda- kabileler arasında mĆ¼badele edilmekte, kadın zinası ağır yaptırımlara tabi tutulabilmektedir…
Bu bulgular, kadınların “şeyleştirilmesi”nin, tarihsel olarak Marksist literatĆ¼rĆ¼n kabul ettiğinden farklı bir noktada, iktisadi-toplumsal sınıfların biƧimlenişinden ƶnceye denk dĆ¼ÅŸebileceğine işaret etmesi aƧısından ƶnemlidir. [Ancak şunu vurgulamak ƶnemli: Engels, “erkeğin kadın Ć¼zerindeki sƶmĆ¼rĆ¼sĆ¼nĆ¼n tarihteki ilk sƶmĆ¼rĆ¼ biƧimi” olduğunu sƶylerken[20] hortikĆ¼ltĆ¼ralist toplumlara ilişkin, Ƨoğu XX. yĆ¼zyılın ikinci yarısında aĆ§Ä±ÄŸa Ƨıkmış bu bulgulardan habersiz olmasına karşın, gerƧekten de şaşırtıcı bir ƶnsezi sergilemektedir!]
Her durumda, ataerkinin tohumlarını hortikĆ¼ltĆ¼ralist toplumlarda teşhis etmek, onun sınıfsal sƶmĆ¼rĆ¼ ilişkilerinden bağımsız, cinsiyete dayalı bir gƶrĆ¼ngĆ¼ olduğunu kanıtlamaya yetmemektedir. Tam tersine ataerki, ancak sınıflı toplumlarda kalıcılığını sağlayan, istikrar kazanan, yapısallaşan bir “iktidar formu”, yani ƶzĆ¼nde siyasal bir gƶrĆ¼ngĆ¼dĆ¼r. Atayanlı (soyu erkek tarafından izleyen) kabile toplumlarında kadınlarla erkekler arasındaki gĆ¼Ć§ ilişkilerini kadınlar aleyhine asimetrikleştiren bu (terimin geniş anlamında yorumlanması kaydıyla) “siyasallık”, ortaya Ƨıktığında iktisadĆ® sƶmĆ¼rĆ¼nĆ¼n iƧerisine yerleşeceği tahakkĆ¼m kalıplarını bƶylelikle sağlayabilmiştir… Ve bu asimetrikleştirici etkisi sayesindedir ki kadınları, bilinen tĆ¼m sƶmĆ¼rĆ¼ye dayalı toplumsal formasyonlarda bir toplumsal kategori olarak ikincilleştirebilmiştir. Şu hĆ¢lde “ataerki”nin, -bir sınıfın bir başka sınıfı (daha doğrusu toplumun geri kalanını) sƶmĆ¼rmesinden ibaret olan- iktisadĆ® “ƶz”Ć¼n, tarihsel olarak değişken “tezahĆ¼rĆ¼” olduğunu sƶyleyebiliriz - ve bunu sƶylerken Marx’tan kopmamız da gerekmez…
Ataerki (tahakkĆ¼m) ile (sınıfsal) sƶmĆ¼rĆ¼ arasındaki ilişkiyi bu tarzda kurgulamak, kadınlar Ć¼zerindeki eril tahakkĆ¼mĆ¼n, sƶmĆ¼rĆ¼ biƧimleri değişse dahi neden ve nasıl sĆ¼regittiğini anlamamıza olanak sağlayacaktır. Ć‡Ć¼nkĆ¼, tarihte tahakkĆ¼m ve sƶmĆ¼rĆ¼ye dayalı tĆ¼m toplumsal ilişki tĆ¼rleri, bir sınıflı toplum biƧiminden diğerine, biƧim değiştirerek de olsa devredilir. Yani Asyatik, kƶleci, yarı-feodal ya da feodal tĆ¼m sƶmĆ¼rĆ¼ sistemleri, kabile toplumlarının bağrında biƧimlenmiş olan bu eşitsizlik biƧimini devralarak yeniden biƧimlendirmişlerdir. Ama kadınların eşitsizliği sorunu en Ƨapraşık biƧimini kapitalizmde edinecektir.

KAPİTALİZMİN ATAERKİNİ YENİDEN ƜRETMESİ

Şu hĆ¢lde vurgulamalı, kadınların eşitsizliği kapitalizmin bir Ć¼rĆ¼nĆ¼ değil, deyim yerindeyse, bir “girdi”sidir. Kapitalizm kendisini ƶnceleyen sistemlerden devraldığı diğer eşitsizlikler -kır-kent eşitsizliği, etnik-dinsel azınlıklar, bƶlgeler arası eşitsizlikler, yƶneten-yƶnetilen eşitsizliği…- gibi, kadın-erkek eşitsizliğini de kendi işlerliği doğrultusunda dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rerek iƧselleştirmiş/işlevselleştirmiştir.
YĆ¼kselen kapitalizmin devraldığı kadınlık manzarası, kadınların ikinci sınıf varlıklar olarak konumlarının dinsel buyrultularla tescil edildiği, kamusal alandan, yani iktisadĆ®, siyasal, toplumsal karar alma sĆ¼reƧlerinden dışlandıkları, beden ve cinsellikleri Ć¼zerinde ağır bir denetim ve tahakkĆ¼mĆ¼n sĆ¼rdĆ¼rĆ¼ldĆ¼ÄŸĆ¼ bir sahnedir. Kapitalizm boyunca kadınların her tĆ¼rlĆ¼ kazanımı, kanları, canları pahasına elde ettiklerinin tanığı, taşlanan, hakaretlere uğrayan, hapislerde sĆ¼rĆ¼nen Ä°ngiliz Sufragette’ler, giyotinde can veren Fransız Olympe de Gouge ve benzerleridir…
Oysa kapitalist sistem iƧerisinde kadınların kazandığı her hak, yeni ve farklı eşitsizliklere dƶnĆ¼ÅŸecektir. Bƶylelikle, ƶrneğin mĆ¼lk edinme, eğitim gƶrme, Ƨalışma, sosyal gĆ¼vence, seƧme ve seƧilme gibi hakları kazanmış olmaları, kadınların dĆ¼nyadaki mĆ¼lklerin yalnızca yĆ¼zde 4’Ć¼ne sahip olmalarına, eğitim dĆ¼zeylerinin erkeklerin gerisinde seyretmesine ve “kadınca” alanlara yƶneltilmesine, en dĆ¼ÅŸĆ¼k gelir ve prestijli işlerde yoğunlaşmalarına, erkeklerle Ć¼cret farklılığının en iyi koşullarda yĆ¼zde 15-20 dĆ¼zeyinde seyretmesine, siyasal karar mekanizmalarındaki temsillerinin vitrin değerinin Ć¼zerine Ƨıkamamasına, eril şiddete uğramalarına, ev işleri ve Ƨocukların bakım yĆ¼kĆ¼nĆ¼ hemen tĆ¼mĆ¼yle Ć¼stlenmelerine engel oluşturmamıştır.
Bir başka deyişle sistem, devraldığı eşitsizliği boyutlandırarak sĆ¼rdĆ¼rmektedir. Ć‡Ć¼nkĆ¼ ƶncelleri gibi kapitalizm de, nihaĆ® olarak bir kaynak aktarma rejimidir: emekƧilerden patronlara, azınlıklardan hĆ¢kim gruplara, GĆ¼ney Ć¼lkelerinden Kuzey’e, kadınlardan erkeklere aktarılan kaynakların giderek azalan sayıda elde yoğunlaşması, bir sistem mantığıdır. Bu gƶrĆ¼ngĆ¼yĆ¼, “kapitalizmin ataerkini yeniden Ć¼retmesi” olarak tanımlayabiliriz.
YĆ¼zlerce yıllık sınıf mĆ¼cadelelerinin emek kesimine kazandırdığı tĆ¼m “haklar”ı berhava etme girişimi olarak, kapitalizmin “ƶzĆ¼ne dƶnĆ¼ÅŸĆ¼” olarak tanımlayabileceğimiz neo-liberal kapitalizmde ise bu “kaynak aktarma”, emekƧi sınıfların direniş hatları geriye Ƨekildiği ƶlĆ§Ć¼de, had safhaya ulaşmaktadır. Bu bakımdan kapitalizmin neo-liberal evresinde, kadınlık durumunda da bir “bozgun”un yaşanmakta olduğunu rahatlıkla sƶyleyebiliriz. İşte bu durumun somut verileri:
Bilindiği Ć¼zere, neo-liberalizm, istihdamın “deregĆ¼larizasyonu”, “emeğin esnekleştirilmesi”, sermayenin “devingenleşmesi” adına işgĆ¼cĆ¼nĆ¼n en ucuz, iÅŸĆ§ilerin en ƶrgĆ¼tsĆ¼z olduğu bƶlgelere yƶnelmesini (de) iƧermektedir. En “ucuz”, “uysal” ve “ƶrgĆ¼tsĆ¼z” işgĆ¼cĆ¼nĆ¼ ise, kadınlar sunmaktadır Ƨokuluslu sermayeye.[21] Bƶylelikle neo-liberalizm, ataerki şahsında, sermaye temerkĆ¼zĆ¼ ve sƶmĆ¼rĆ¼nĆ¼n yoğunlaştırılması alanında “harika” bir mĆ¼ttefik bulmuştur. Bunun en Ƨıplak ƶrneğini, bize, “bir Ć¼lkenin siyasi sınırları iƧinde bulunmasına rağmen, gĆ¼mrĆ¼k uygulamaları gibi dış ticaret kısıtlamaları dışında bırakılmış, yatırımcılara vergi muafiyeti tanınmış, altyapı ve iletişim olanakları dĆ¼nya dĆ¼zeyinde olan, ƶrgĆ¼tlenme zorlukları nedeniyle sendikaların pek uğrayamadığı yerler”[22]olan, Novamed’in kadın emekƧilerinin direnişinden tanıdığımız “serbest bƶlgeler” sunmaktadır:
 “Bƶlge yaşam alanı olarak da soyutlanmış, ya duvar var Ƨevresinde ya da tel ƶrgĆ¼. Kapitalizm kĆ¼resel ƶlƧekte yayıldıkƧa, Ć¼retim yedek sanayi işgĆ¼cĆ¼nĆ¼n bol bulunduğu Ć¼lkelere kayıyor ve serbest bƶlgelerin sayıları artıyor. 1975’te Asya, Avrupa, Latin Amerika’da, 25 Ć¼lkede 79 tane ‘serbest Ć¼retim bƶlgesi’ varken, 1995’te bunların sayısı 200’e Ƨıkmış. Buralarda Ƨalışan iÅŸĆ§i sayısı 1970’lerde 725 bin iken, 90’ların ikinci yarısında 4 milyonu aştı. Bu bƶlgelerde Ƨalışan kadınların hikĆ¢yeleri ortak.
Malezya’da yabancı sermaye yatırımlarını ƶzendirmek amacıyla hazırlanan bir broÅŸĆ¼rde yazılanlar ‘ortak hikĆ¢ye’ tespitini destekler nitelikte: ‘Oryantal kadınların el hĆ¼nerleri dĆ¼nya Ƨapında meşhurdur. Onların elleri kĆ¼Ć§Ć¼ktĆ¼r, olağanĆ¼stĆ¼ bir hız ve dikkatle Ƨalışırlar. Doğalarından kaynaklanan bu meziyetlerle Ć¼retim hattınızın etkinliğine daha fazla katkı sunabilirler.’
Asya’dan Latin Amerika’ya geƧelim. Ä°lk olarak 1960’larda Meksika-Amerika sınırında serbest bƶlgede kurulan ‘maquila’ adı verilen ve kadınların parƧa birleştirerek Ć¼retim yaptığı
fabrikalarda da durum pek farklı değil. Yapılan araştırmalar kadınların buralarda Ƨalışabilmek iƧin gebelik testine, cinsel hayatlarının aĆ§Ä±ÄŸa Ƨıkarılmasına, aybaşı dƶnemlerinin sorgulanmasına ses Ƨıkarmadıklarını gƶsteriyor. Ƈalışma konusunda pek seƧenekleri yok Ć§Ć¼nkĆ¼.
Nikaragua’da ise hĆ¼kĆ¼met yeni serbest bƶlgeler inşa ediyor. Başşehir Managua yakınlarındaki Maquila’larda kadın iÅŸĆ§ilerin şartları Meksika’dan farklı değil. Nikaragua’da faaliyet gƶsteren ‘Maria Elena Cuadra’ (MEC) isimli bir kadın ƶrgĆ¼tĆ¼nĆ¼n serbest bƶlgelerde Ƨalışan kadınlara ilişkin gƶzlemleri ÅŸĆ¶yle: ‘Kadınlar dikiş makinelerinde gĆ¼nde 8-12 saat, taburelerde oturarak Ƨalışıyorlar. Şeflerin sistemli kontrolĆ¼ ve aşağılanmalarına maruz kalarak akort Ć¼retimi yapıyorlar. GĆ¼nde iki kez tuvalete gidiyorlar. Dikiş tozları nedeniyle kadınların Ƨoğunda nefes alma gĆ¼Ć§lĆ¼ÄŸĆ¼ var. DĆ¼ÅŸĆ¼k sayısı fazla ve sistemli cinsel tacize maruz kalıyorlar. Hamile kalınca işten Ƨıkarılıyorlar’...”[23]
Ɯstelik, neo-liberalizm koşullarında yoğunlaşan emek, ƶzellikle de kadın emeği sƶmĆ¼rĆ¼sĆ¼, yalnızca “serbest bƶlgeler”le sınırlı değildir. 1980’lerden bu yana kadın istihdamında -Kuzey Ć¼lkelerinde artıyor gƶrĆ¼nse bile- genel bir daralma ve vasıfsızlaşma sĆ¼reci yaşanmaktadır. Kadınların gerek “esnek/yarı zamanlı işler” olarak nitelenen ve daha dĆ¼ÅŸĆ¼k Ć¼cretler ƶdenen işlerde, gerekse sƶmĆ¼rĆ¼nĆ¼n “kayıtsız şartsız” bir tarzda zincirinden boşandığı “enformel sektƶr”de yoğunlaşması, bir rastlantı değildir…
Durumu dilerseniz, TĆ¼rkiye verilerinden izleyelim:
2004 yılı sayımına gƶre TĆ¼rkiye’de 70 milyon 556 bin insan yaşıyor. Bu insanların 21 milyon 791 bini Ƨalışan nĆ¼fus. 2001’den beri Ƨalışan nĆ¼fus oranında kayda değer bir farklılaşma yok. Bu Ƨalışan sayısında 16 milyon 23 bini erkeklerden, 5 milyon 768 bini ise kadınlardan oluşuyor. Ƈalışan erkeklerin 3 milyon 676 bini nitelikli tarım, hayvancılık, ormancılık ve su Ć¼rĆ¼nleri alanında toplanıyor ve toplam Ƨalışan erkek nĆ¼fusunun yĆ¼zde 23’Ć¼nĆ¼ oluşturuyor. Ƈalışan kadınların 2 milyon 774 bini Ƨalışan erkeklerle aynı alanda toplanıyor. Yani Ƨalışan kadınların yĆ¼zde 48’i nitelikli tarım, hayvancılık, avcılık, ormancılık ve su Ć¼rĆ¼nleri alanında, bir başka deyişle kırsal alanda toplanıyor. Kadınların ikinci yoğunlaştıkları alan da nitelik gerektirmeyen işler. Bu alanda Ƨalışan kadınların tĆ¼m Ƨalışan kadınlara oranı yĆ¼zde 14.
Bu genel tablonun yanı sıra şunları da aktarmak faydalı olacaktır. Erkeklerde madencilik ve taşocaklarında 103 bin, imalat sanayiinde 3 milyon 21 bin kişi Ƨalışıyor. Ulaştırma, haberleşme ve depolama da ƶnemli bir başlık. Burada da 1 milyon 38 bin insan Ƨalışıyor. Kadınlarda ise madencilik ve taşocağı Ƨok yoğunluk olan bir alan kuşkusuz değil. Buna rağmen imalat sanayide 779 bin kişi Ƨalışıyor. Ulaştırma, haberleşme ve depolamada sadece 62 bin kişi Ƨalışıyor. Kadınların ikinci bĆ¼yĆ¼k iş alanı sosyal hizmetler ve kişisel hizmetler alanı. Bu alanda 877 bin kadın Ƨalışıyor. Bu Ƨalışan nĆ¼fus dağılımlarına bakarak klasik anlamda bir proleter nĆ¼fus birikiminin ciddi anlamda olmadığı ileri sĆ¼rĆ¼lebilir. Ayrıca Ƨalışan erkek nĆ¼fusun 3 milyon 677 bini toptan ve perakende ticaret, lokanta ve otellerde yer alıyor. Bu alanda Ƨalışan kadın sayısı 502 bin. Burası Ƨalışan kadınların Ć¼Ć§Ć¼ncĆ¼ bĆ¼yĆ¼k Ƨalışma alanı.
Yine 2004 sayımına gƶre 49 milyon 906 bin kişi 15 yaşının Ć¼zerinde yani 20 milyon civarında bir nĆ¼fus 15 yaşın altında. Burada muhakkak işarete edilmesi gereken bir nĆ¼fus kesimi de 18 milyon 763 bin işgĆ¼cĆ¼ne dĆ¢hil olmayan kadından 13 milyon 301 binini ev kadınlarının oluşturması.
Şu hĆ¢lde, TĆ¼rkiye’de Ƨalışan kadınların bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼, yani yĆ¼zde 48’i kırsal alanda, bĆ¼yĆ¼k Ƨoğunluğu “Ć¼cretsiz aile iÅŸĆ§isi” statĆ¼sĆ¼yle Ƨalışmaktadır. Kırsaldan kentlere gƶƧ arttıkƧa bu kadınlar “ev kadını” kimliğini edinir; bir başka deyişle Ć¼lkemizde 13 milyon 301 bin kadın ev kadını, ya da daha doğru bir deyişle, “gizli işsiz”dir,[24] ve toplumun en kırılgan kesimini oluştururlar. Dahası, son yıllarda giderek “geri dƶnĆ¼ÅŸsĆ¼z” bir gƶrĆ¼nĆ¼m yĆ¼klenen işsizlik, kadınların “eve Ƨekilmesi”ni hızlandırmaktadır; ƶrneğin, TƜİK (TĆ¼rkiye Ä°statistik Kurumu) Hanehalkı İşgĆ¼cĆ¼ anketi sonuƧlarına gƶre 2007 yılı iƧerisinde istihdam alanından Ƨekilen 368 bin kişinin 248 bini kadındır; yani son bir yıl iƧerisinde “ev kadınları”nın sayısı 248 bin artmıştır.[25] Buna bir de “iktisatta neo-liberal, siyasette muhafazakĆ¢r” AKP hĆ¼kĆ¼metinin kadınların istihdamını teşvik edici politikalardan vazgeƧtiğini [gerekƧe trajikomik: “eşitliğe aykırı olduğu iƧin” deniliyor…] ekleyecek olursak, bu eğilimin hızlanarak sĆ¼receğini kestirmek, kehanet sayılmaz. Ɩte yandan, kadının Ƨalışmasının durumunda fazla bir dĆ¼zeltime yol aƧtığını ƶne sĆ¼rmek de pek mĆ¼mkĆ¼n gƶzĆ¼kmemekte. Ć‡Ć¼nkĆ¼:
“TĆ¼rkiye’de 9 milyon 480 bin kişinin herhangi bir sosyal gĆ¼venlik kurumuna kaydı olmadan Ƨalıştığı belirlendi. TĆ¼rkiye Ä°statistik Kurumu’nun verilerine gƶre kasım ayında istihdamdaki toplam nĆ¼fus 20 milyon 867 bin kişi olurken, bunun 9 milyon 480 binini, herhangi bir sosyal gĆ¼venlik kuruluşuna kaydı bulunmayanlar oluşturdu. Ɯcretli olarak Ƨalışan toplam 10 milyon 989 bin kişiden, yĆ¼zde 20.6 oranındaki 2 milyon 268 bininin kayıt dışı Ƨalıştığı belirtildi.
Toplam sayıları 1 milyon 468 bin olan yevmiyelilerin ise yĆ¼zde 90.6 oranındaki 1 milyon 330 bini kayıt dışı olarak Ƨalışıyor.(…)
Kayıt dışı Ƨalışanlar iƧinde en bĆ¼yĆ¼k grubu Ć¼cretsiz aile iÅŸĆ§ileri oluşturuyor. Bu kişilerin toplam sayısı 2 milyon 722 bin kişi dĆ¼zeyinde bulunuyor. Bunların da yĆ¼zde 95.8 oranındaki 2 milyon 609 bini sosyal gĆ¼venlik şemsiyesinden yoksun durumda. Normal bir istihdam olanağı elde edemediği iƧin mevcut konumda yer alan bu kişilerin, Ć¼cretsiz aile iÅŸĆ§isi şeklinde tanımlanması, TĆ¼rkiye’deki işsizliğin boyutlarını da olduğundan kĆ¼Ć§Ć¼k gƶsteriyor. Kayıt dışı Ƨalışanlar toplamının 4 milyon 531 bini tarımda, 4 milyon 949 bini ise tarım dışı sektƶrlerde bulunuyor. Kayıt dışılık oranı tarımda yĆ¼zde 87, diğer sektƶrler ortalamasında yĆ¼zde 31.6 dĆ¼zeyinde bulunuyor.”[26]
“Kayıtdışı”nda bĆ¼yĆ¼k Ƨoğunluğu oluşturanların ana gƶvde itibariyle kadınlar olduğunu belirtmeye gerek var mı?
Şu hĆ¢lde gelin, bir saptama yapalım: Neo-liberal kapitalizm, Ć¼lkemizde olduğu gibi kĆ¼resel ƶlƧekte de kadın emeğini değersizleştirmektedir. Emek cephesi zayıfladıkƧa, kadın emeği Ć¼zerindeki sƶmĆ¼rĆ¼nĆ¼n ve “vasıflasızlaşma”nın sĆ¼regideceği, ƶngƶrĆ¼lmelidir.

DEĞERSİZLEŞEN YALNIZ EMEK Mİ?

Kadın emeğinin bu “değersizleşmesi” sĆ¼recine, kadın bedeninin ve kişiliğinin “değersizleşmesi” sĆ¼reci eşlik ediyor. Bunun somut gƶstergeleri ise, bir yandan kadın sağlığı ve kadınlara yƶnelik şiddete ilişkin veriler, diğer yanda ise, “kadın karşıtı sƶylem”in eriştiği pervasızlık dĆ¼zeyi.
Ɩnce ikinciden başlayalım. Bilindiği Ć¼zere ABD tarihinde ilk kez bir kadın, başkanlık yarışında sahne aldı ve Demokrat Parti’nin başkan adayı olmak Ć¼zere, kıran kırana yarışıyor. “Kadının ƶzgĆ¼rleşmesi” adına “gƶz yaşartıcı” bir ƶrnek, değil mi? Kazın ayağı hiƧ de ƶyle değil oysa. Ayşe Kadıoğlu’nun izlenimlerinden okuyoruz:
“(…) Bu tartışmalar arasında, yine Ć¼nlĆ¼ feminist yazar ve eylemci Robin Morgan’ın Hillary Clinton’ı desteklemek iƧin kaleme aldığı bir yazı var ki, Ƨok ama Ƨok etkileyici. Morgan, Hillary Clinton’a desteğini ise kadına karşı olan ayrımcılığın ne denli ‘ince’ bir konu olduğunu hatırlatarak veriyor. Ɩrneğin, seƧim konuşmalarından birini yaparken dinleyiciler arasından birisi Hillary Clinton’a ‘Sen git de benim gƶmleklerimi Ć¼tĆ¼le’ diye bağırıyor. Bu duruma basın ve televizyonlarda fazlaca tepki verilmiyor. Oysa, diyor Morgan, birisi Ƨıkıp da Obama’ya ‘sen git de benim pabuƧlarımı parlat’ deseydi (yani ırkƧı bir imada bulunsaydı) yer yerinden oynardı. John McCain’e ‘Dişi kƶpeği (bitch) nasıl yeneceğiz?’ diye sorduklarında, McCain kahkahalarla gĆ¼ldĆ¼kten sonra ‘MĆ¼kemmel bir soru’ diyerek cevap vermiş. Oysa, diyor Morgan ‘siyah piƧi nasıl yeneceğiz?’ diye sorsalardı yer yerinden oynardı. Kimi yorumcular Hillary Clinton’ın kalın ayak bileklerini ne kadar sevmediğini dile getirmekte bir sakınca gƶrmĆ¼yorlar. Ɯzerinde ‘Keşke Hillary O. J. Simpson ile evli olsaydı’ yazan t-shirt’ler, bir TV dizisinde terƶristlerin Hillary Clinton’ın vajinası iƧine bomba koymaktan sƶz edebilmeleri ve daha tĆ¼rlĆ¼ Ƨeşitli kadın ayrımcılığı iƧeren ifadeler. Ve en ƶnemlisi, bĆ¼tĆ¼n bunların sonucunda ortalığın ayağa kalkmaması. Morgan kadınlara karşı yapılan ‘ince’ ayrımcılığı, belden aşağıya vurmanın ses getirmemesini işte bƶyle anlatıyor.”[27]
 “Git, gƶmleklerimi Ć¼tĆ¼le!” “Dişi kƶpek!” “Kalın bacaklı!” “Vajinasına bomba koduğum!”… GeƧtiğimiz yıllarda Fransa’da başkanlık seƧimlerine adaylığını koyan bir başka kadın, Segolene Royal da benzer (belki daha rafine) aşağılamaların muhatabı olmamış mıydı? Forbes dergisinin “DĆ¼nyanın En GĆ¼Ć§lĆ¼ 100 Kadını”[28] listesindeki kadınlar bu maƧo gƶvde gƶsterisinden yakayı kurtaramıyorlarsa, bu listeye hiƧbir zaman dahil olamayacak milyarlarca kadının durumunu, varın siz tahayyĆ¼l edin.
Ya da ben ƶrnekler vermeye devam edeyim…
* BugĆ¼n dĆ¼nyada her Ć¼Ć§ kadından biri fiziksel şiddet gƶrĆ¼yor.
* Her yıl yaşları 5 ile 15 arasında değişen iki milyona yakın kız Ƨocuğu fuhuşa zorlanıyor.
* DĆ¼nyada her 6 dakikada 1 kadına tecavĆ¼z ediliyor.
* ABD’de her yıl 4 milyon kadın şiddete maruz kalıyor.
* Hindistan’da her gĆ¼n 5 kadın Ƨeyiz kavgaları yĆ¼zĆ¼nden ƶlĆ¼yor.
* GĆ¼ney Afrika’da her 90 saniyede bir kadına tecavĆ¼z ediliyor.
* Ƈin’de l milyon kız Ƨocuğu sadece kız oldukları iƧin anne karnında ƶldĆ¼rĆ¼lĆ¼yor.
* Irak’ta savaşın ilk aylarında yirmi bin kadına tecavĆ¼z edildi.[29]
* Her yıl 2 milyon kadın uluslararası kadın ticaretinde kullanılıyor.[30]
Şiddet, taciz, tecavĆ¼z sarmalının parƧaladığı kadın bedenleri, Ć¼stĆ¼ne Ć¼stlĆ¼k, borƧ sarmalında boğulan yoksul Ć¼lkelerde yaşayan dĆ¼nya yoksullarının sağlık hizmetlerine erişim olanaksızlıklarıyla, ya da Ƨƶkertilen kamusal sağlık sektƶrĆ¼nĆ¼n enkazı altında ezilmektedir. Okuyalım:
“Birleşmiş Milletler Ƈocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) DĆ¼nya Ƈocuklarının Durumu 2007 raporuna gƶre dĆ¼nyada dakikada bir kadın hayata veda ediyor. Tahminlere gƶre, dĆ¼nyada her yıl 500 bini aşkın kadın gebelik ve doğumla ilgili nedenler sonucu ƶlĆ¼yor, Ƨok sayıda kadın da yaşamları boyunca sĆ¼recek sorunla karşılaşıyor. Anne ƶlĆ¼mlerinin yĆ¼zde 99’u gelişmekte olan Ć¼lkelerde meydana geliyor. Afrika ile Asya’daki anne ƶlĆ¼mleri ise bu toplamda yĆ¼zde 90 paya sahip.
Raporda, 2000 yılında meydana anne ƶlĆ¼mlerinin Ć¼Ć§te ikisinin dĆ¼nyanın en yoksul 13 Ć¼lkesinde gƶrĆ¼ldĆ¼ÄŸĆ¼, aynı yılda bĆ¼tĆ¼n anne ƶlĆ¼mlerinin dƶrtte birinin Hindistan’da meydana geldiği anımsatıldı.
Afrika’nın GĆ¼neyi Afrika’da yaşayan her 16 kadından birinin gebelik veya doğum sırasında ƶldĆ¼ÄŸĆ¼ belirtilen raporda, ÅŸĆ¶yle denildi: ‘Oysa sanayileşmiş Ć¼lkelerde bu nedenler yĆ¼zĆ¼nden ƶlen kadın sayısı dƶrt binde 1’dir. Dahası, annelerini yitiren yeni doğanların ƶlme olasılıkları da anneleri hayatta olan yeni doğanlara gƶre 3 ila 10 kat daha fazladır. Oysa temel sağlık hizmetlerine erişim olanaklarının bulunması hĆ¢linde bu kadınların Ƨoğunun yaşamı kurtarılabilirdi. Sƶz konusu hizmetler bĆ¼tĆ¼n doğumlara eğitilmiş gƶrevlilerin eşlik etmesi ve komplikasyonlar karşısında acil doğum bakım yardımlarının sağlanmasıdır.’
(…) Anne ƶlĆ¼m oranları aƧısından TĆ¼rkiye’de de durum vahim. TĆ¼rkiye’de her yıl ortalama 2 bin 500 kadın anne olmak isterken ƶlĆ¼yor. Anne ƶlĆ¼m oranı Ä°rlanda’da yĆ¼z binde 4, Ä°talya, Fransa ve Ä°spanya’da yĆ¼z binde 5, TĆ¼rkiye’de ise yĆ¼z binde 49.2.”[31]
TĆ¼rkiye’nin, kadınla ilişkili tĆ¼m konularda olduğu gibi[32] yƶnelik şiddet verilerinde de “başa gĆ¼reştiği” bilinmeyen bir şey değil. [33]
Nitekim, son olarak Sabancı Ɯniversitesi’nden Ayşe GĆ¼l Altınay ile BoğaziƧi Ɯniversitesi’nden Yeşim Arat, 18 ay sĆ¼ren araştırmayla kadına yƶnelik şiddetin boyutlarını ortaya koydular. TĆ¼rkiye’de her Ć¼Ć§ kadından birinin ailesi iƧerisinde şiddet gƶrdĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ ortaya koyan araştırmanın sonuƧları ÅŸĆ¶yle:
“Eğitim dĆ¼zeyi arttıkƧa fiziksel şiddet gƶrdĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ sƶyleyen kadınların oranı genel eğilim olarak azalmaktadır. (Okuma yazma bilmeyenlerde şiddete maruz kalma yĆ¼zde 43, yĆ¼ksekĆ¶ÄŸrenim gƶrmĆ¼ÅŸ olanlarda yĆ¼zde 12. Ɯniversite mezunu altı erkekten biri kadına şiddet uyguluyor!) Aile iƧi şiddet kentlerde yoğunlaşmaktadır. Cinsel zorlama ve şiddete uğrayan kadınların yĆ¼zde 67’si aynı zamanda şiddete de maruz kalmaktalar. Gelir dĆ¼zeyi yĆ¼kseldikƧe şiddet azalmakta, buna karşılık kadınların aileye kocalarından daha Ƨok gelir getirmesi şiddet riskini artırmaktadır.” Araştırmaya gƶre kadınlara yƶnelik aile iƧi şiddetin nedenleriyse, ÅŸĆ¶yle sıralanmakta:
 “Ä°taatsizlik (yĆ¼zde 13), ekonomik sorunlar (yĆ¼zde 14), geƧimsizlik (yĆ¼zde 6), psikolojik sorunlar (yĆ¼zde 9) erkeklik gƶsterisi, gĆ¼Ć§sĆ¼zlĆ¼k ya da acizlik nedeniyle Ć¼stĆ¼nlĆ¼k sağlama (yĆ¼zde 27).”[34]
Hatırlayacaksınız; yukarıda bir yerde “Neo-liberal kapitalizm, Ć¼lkemizde olduğu gibi kĆ¼resel ƶlƧekte de kadın emeğini değersizleştirmektedir. Emek cephesi zayıfladıkƧa, kadın emeği Ć¼zerindeki sƶmĆ¼rĆ¼nĆ¼n ve “vasıflasızlaşma”nın sĆ¼regideceği ƶngƶrĆ¼lmelidir,” demiştim. Ä°zninizle buna ikinci saptamamı da ekleyeyim.
Neo-liberal kapitalizmin kĆ¼resel ƶlƧekte yol aƧtığı ve “sĆ¼rdĆ¼rĆ¼lemezleştirdiği” yoksullaşmanın Ƨapı genişledikƧe, kadının kişilik ve bedenine yƶnelik “hiƧleştirme” de Ƨapı genişleyerek sĆ¼regidecektir…

MARKSÄ°ZM’SÄ°Z OLUR MU?

Marx ile Engels, kadınların ikincil konumunun nedenlerini Ć¼retim ve mĆ¼lkiyet ilişkileri iƧerisinde aramak gerektiğini va’zetmişlerdi bize; neo-liberalizm, onları bir kez daha doğruluyor.
Ć‡Ć¼nkĆ¼ kadınların toplumsal kurtuluşu”, ƶncelikle konumlarının dĆ¼zeltilmesine yƶnelik toplumsal kaynakların tahsisini gerektirmektedir: kadın eğitimi, istihdamı, sağlığı, kadına ilişkin toplumsal/kĆ¼ltĆ¼rel değerlerin dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rĆ¼lmesi, kadınların siyasete katılımı, Ƨocuk ve yaşlıların bakım yĆ¼kĆ¼nĆ¼n kadınların sırtından alınması, kadınlara yƶnelik şiddetin engellenmesi… bunların tĆ¼mĆ¼, toplumun kaynaklarının[35] kadınlar lehine kullanımını gerektiren sorunlar.
Oysa bilindiği Ć¼zere neo-liberal kapitalizm, bırakın kadınlar lehine yeni kaynak yaratmayı, mevcutları dahi Ƈokuluslu şirketlere yƶneltme doğrultusunda sınır tanımayan bir itim anlamına geliyor. Kadın(lar)ın kĆ¼resel kapitalizm aƧısından yalnızca iki anlamı var: alt katmanlarda ucuz, ƶrgĆ¼tsĆ¼z, azla yetinen, uysal emekƧiler olmaları, yaşlı ve Ƨocukların bakımını, ev işlerini itirazsızca Ć¼stlenip sağlık, eğitim vb. sektƶrlerdeki kesintilerin, emekƧilerin daha fazla yoksullaşmasının şokunu massetmeleri; orta ve Ć¼st kesimlerdeyse tĆ¼ketmeleri, daha Ƨok tĆ¼ketmeleri[36]… Bƶylelikle gĆ¼nĆ¼mĆ¼z kapitalizminin dĆ¼nyası, kadınlar aƧısından, bir yanda ‘dikiş makinelerinde gĆ¼nde 8-12 saat, taburelerde oturarak Ƨalışma; şeflerin sistemli kontrolĆ¼ ve aşağılanmalarına maruz kalma; gĆ¼nde iki kez tuvalete gidebilme; dikiş tozları nedeniyle nefes alma gĆ¼Ć§lĆ¼ÄŸĆ¼ Ƨekme; birbiri peşisıra dĆ¼ÅŸĆ¼k yapma; sistemli cinsel tacize uğrama ve hamile kalınca işten Ƨıkarılma’; diğer yanda ise mĆ¼cevherler, rujlar, rimeller, kırışık gidericiler, şampuanlar, el, saƧ kremleri, ojeler, deterjanlar, parlatıcılar, kireƧ ƶnleyiciler, pedler, perdeler, koltuk takımları, baza ve nevresimler, bebek bezleri, mamalar, leke sƶkĆ¼cĆ¼ler, margarinler, bitkisel yağlar, bulyonlar, kremalar, pastalar, diyet Ć¼rĆ¼nleri, selĆ¼lit gidericiler, masaj aletleri…vb. vb.den oluşan bir “Ƨƶp yığını”…
BĆ¼tĆ¼n bunları duyup, bilip de, -Marksist- topyekĆ»n bir kurtuluş perspektifinin dışında bir “Kadın ƖzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼” tasarlamak mĆ¼mkĆ¼n mĆ¼?

26 Şubat 2008 20:10:53, Ankara.

N O T L A R

1) Ć‡in AtasƶzĆ¼.
2) Ć–rneğin Financial Times yazarlarından John Thornhill, gazetesinin 28 Aralık 2006 tarihli kĆ¶ÅŸesinde soruyor: “Son kĆ¼reselleşme dalgası -ki pek Ƨok bakımdan Marx’ın iƧinde yaşadığı Ƨağı anımsatmaktadır- Marx’ın kapitalizm eleştirisine olan ilgide bir canlanmaya yol aƧmıştır. Nasıl oluyor da son zamanlarda yayınlanan bir BM raporunun ortaya koyduğu gibi dĆ¼nyanın yetişkin nĆ¼fusunun yĆ¼zde 2’si global iktisadi varlıkların yĆ¼zde 50’sinden fazlasına sahipken, dĆ¼nyanın en yoksul yĆ¼zde 50’si bu varlıkların sadece yĆ¼zde 1’ine sahip? Sermayeyi Das Kapital olmadan nasıl anlayabiliriz?” (John Thornhill, Financial Times, 28 Aralık 2006).
3) Bu eleştirilerin bir derlemesi iƧin bkz. A. Catherine MacKinnon, “Feminism, Marxism, Method and the State: An Agenda for Theory”, Signs, 8: 635-658, 1983.
4) Aktaran: Jean Freville, “Ɩnsƶz”, Kadın ve Marksizm, ƖncĆ¼ Kitabevi, Ä°stanbul, 1975, s.27.
5) “Koca ile karı birdir ve bu bir, kocadır.” (Blackstone).
6) Nicole Arnaud-Duc, “Hukukun Ƈelişkileri”, Kadınların Tarihi, Devrimden DĆ¼nya Savaşına, Feminizmin Ortaya Ƈıkışı, c. IV, (der.: G. Duby, M. Perrot), TĆ¼rkiye İş Bankası KĆ¼ltĆ¼r Yayınları, 2005, s.97 - 104.
7) “Ɩnsƶz”, Kadın ve Marksizm, ƖncĆ¼ Kitabevi, Ä°stanbul, 1975, ss.32-33.
8) K. Marx, F. Engels, Kutsal Aile ya da Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi, Sol Yayınları, Ankara, 1976, s.292.
9) K. Marx, F. Engels, “Manifesto of the Communist Party”, Selected Works, c. 1, Progress Publishers, Moskova, 1977, s.124.
10) K. Marx, F. Engels, Alman Ä°deolojisi, Sosyal Yayınlar, Ä°stanbul, 1968.
11) K. Marx, Ekonomik ve FelsefĆ® Yazılar, 1844.
12) K. Marx, Kapital, I: XXIII.
13) K. Marx, Kapital, I: XXIII.
14) K. Marx, Kapital, I: XXIII.
15) F. Engels, AƖMDK.
16) F. Engels, AƖMDK.
17) Konunun ayrıntılı tartışması iƧin bkz. S.Ɩzbudun ve C. Sarı, “Erkekler Kadınları SƶmĆ¼rĆ¼yorlar mı?”, S.Ɩzbudun, C. Sarı, T. Demirer, KĆ¼reselleşme, Kadın ve Yeni Ataerki, Ɯtopya Yayınevi, Ankara, 2007.
18) C. Meillassoux, Femmes, greniers et capitaux, Maspero, Paris: 1975.
19) Avcı-toplayıcı takımlara bir ƶrnek olarak !Kung’lar arasından derlenmiş bir yaşam ƶykĆ¼sĆ¼ iƧin bkz. M. Shostak, Nisa: Bir !Kung Kadınının Yaşamı ve Sƶzleri, Epsilon Yayıncılık, Ä°stanbul: 2003. Ƈalışma, ƶzellikle toplayıcı-avcı takımlarda kadınların konumu, kadın-erkek ilişkileri konusunda aydınlatıcı iƧgƶrĆ¼ler sunmakta. Ne ki, yukarıda sƶylenenler, “tĆ¼m” toplayıcı-avcılarda bƶylesi bir serbestliğin bulunduğu biƧiminde yorumlanmamalı. Aaby’nin isabetli olarak belirttiği gibi, ƶrneğin, toplayıcı-avcı olan Avusturalya aborijinleri “gelişkin bir kadın mĆ¼badelesi sisteminin yanısıra, jerontokratik Ƨokeşlilik sergilemekteydiler.” (bkz. P. Aaby, “Engels and Women”, Critique of Anthropology, 1977: 9&10, s.40.) Tabii, Avustralya aborijin topluluklarından bazılarında belirgin olan jerontokrasinin, beyazlarla temasın bir getirisi olduğu yolundaki ihtiyat payı da gƶzardı edilmemeli...
20) “Tarihte kendini gƶsteren ilk sınıf Ƨatışması, erkekle kadın arasındaki uzlaşmaz karşıtlığın karı-koca evliliği iƧindeki gelişmesiyle ve ilk sınıf baskısı da dişi cinsin eril cins tarafından baskı altına alınmasıyla dĆ¼ÅŸĆ¼mdeşti. Karı-koca evliliği bĆ¼yĆ¼k bir tarihsel ilerlemedir; ama aynı zamanda kƶlelik ve ƶzel mĆ¼lkiyetin yanı sıra gĆ¼nĆ¼mĆ¼ze kadar ve bazılarının gƶnenƧ ve gelişmesi bazılarının da acı ve gerilemesiyle elde edildiğine gƶre her ilerlemenin gƶrece bir gerileme olduğu aĆ§Ä±ÄŸa Ƨıkar.” (F. Engels, Ailenin Ɩzel MĆ¼lkiyetin ve Devletin Kƶkeni, Sol Yay., Ƨev: Kenan Somer, 2002.)
21) Tabii bu da kapitalizmin “eski” bir hikayesi. Marx, Kapital’de Lord Ashley’in “On Saatlik İşgĆ¼nĆ¼” sƶylevinden (1844) şu alıntıyı yapıyor: “Fabrikatƶr M. E. makineyle ilgili işlerde yalnızca kadınları kullandığını belirtti; bu bey, evli kadınları, ƶzellikle kalabalık ailelerde evli kadınları tercih eder; zira evli kadınlar bekĆ¢rlardan daha dikkatli olurlar ve daha disiplinli Ƨalışırlar, Ć¼stelik geƧim araƧlarını sağlamak iƧin tĆ¼kenene dek Ƨalışmaya mecburdurlar. Bƶylece kadını en iyi tanımlayan faziletler onun zararına Ƨalışırlar. Kadının tabiatında ahlĆ¢k ve yumuşaklık gibi ne varsa sefalet ve kƶleliğin aracı olurlar.” (Kapital, I: XXIII).
22) Lale Bakırezen-Necla AkgƶkƧe, “Kadın Emeğinin KĆ¼resel SƶmĆ¼rĆ¼sĆ¼”, Radikal Ä°ki, 28 Ekim 2007, s.8.
23) Lale Bakırezen-Necla AkgƶkƧe, “Kadın Emeğinin KĆ¼resel SƶmĆ¼rĆ¼sĆ¼”, Radikal Ä°ki, 28 Ekim 2007, s.8.
24) “Kadınlar Ƨalışabilir yaştaki nĆ¼fusun yĆ¼zde 50.5’ini oluşturmasına rağmen, iş bulma Ć¼midinin kaybolması işgĆ¼cĆ¼ne katılımı sĆ¼rekli dĆ¼ÅŸĆ¼rĆ¼yor.
AB Ć¼lkeleri iƧinde kadın istihdam oranının en dĆ¼ÅŸĆ¼k olduğu Ć¼lkeler arasında yer alan TĆ¼rkiye’de, Ƨalışabilir yaştaki nĆ¼fusun yĆ¼zde 50.5’ini oluşturan kadınların ancak dƶrtte biri istihdam ediliyor. İşgĆ¼cĆ¼nĆ¼n yĆ¼zde 35.4’Ć¼nĆ¼ oluşturan kadınların ancak yĆ¼zde 24.9’u işgĆ¼cĆ¼ne katılırken, erkeklerin işgĆ¼cĆ¼ne katılım oranı yĆ¼zde 71.5 dĆ¼zeyinde bulunuyor. TĆ¼rkiye Ä°statistik Kurumu (TƜİK) ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) verilerinden yapılan derlemeye gƶre, işgĆ¼cĆ¼ dışında olan kadınların yĆ¼zde 47.5’i yani yarısına yakını ev işleriyle uğraşanlardan oluşuyor. İşgĆ¼cĆ¼ dışındaki kadınların yĆ¼zde 35.4’Ć¼ 15-29 yaş aralığında bulunuyor. Ekonomide tarım sektƶrĆ¼nĆ¼n payının sĆ¼rekli azalışının sonucu olarak kadınların işgĆ¼cĆ¼nden Ƨekilmesi, kadınların işgĆ¼cĆ¼ne katılma oranını dĆ¼ÅŸĆ¼rĆ¼yor. Tarım sektƶrĆ¼nden ayrılan kadın işgĆ¼cĆ¼ niteliksiz ve işgĆ¼cĆ¼ arzı anlamında işgĆ¼cĆ¼ piyasasının artan gerekliliklerini karşılayamıyor. Bu kadınlar iş bulma Ć¼mitlerini kaybediyor ve işgĆ¼cĆ¼ piyasasından Ƨekiliyor. Kentsel alanlarda sınırlı Ƨocuk ve yaşlı bakımı hizmetleri de kadınların işgĆ¼cĆ¼ne katılmalarının ƶnĆ¼nde bir engel olarak duruyor. (“Kadınlar İşgĆ¼cĆ¼nden Ƈekiliyor”, Cumhuriyet, 5 Kasım 2007, s.13.) Ve TÄ°SK tarafından yapılan bir araştırmaya gƶre, “OECD’ye Ć¼ye ve aday 30 Ć¼lke arasında Ć¶ÄŸrenim gƶrmeyen, istihdam edilmeyen ve iş aramayan genƧ kızların Ƨağ nĆ¼fusuna oranının aƧık arayla en yĆ¼ksek TĆ¼rkiye’de olduğu ortaya konuldu. TĆ¼rkiye’de 15 - 29 yaş grubu kızların yaklaşık yĆ¼zde 60’ı, 25 - 29 yaş grubundakilerin ise yĆ¼zde 66’sı hem eğitimin hem de istihdamın dışında.” (“Kızlar Evlerinde Oturuyor”, Cumhuriyet, 6 Şubat 2008, s.13.)
25) “Kadınlar ‘eve’ Ƨekildi”, Cumhuriyet, 23 Şubat 2008, s.4.
26) “Ne Kayıt Var ne de GĆ¼vence”, Cumhuriyet, 18 Şubat 2008, s.13.
27) Ayşe Kadıoğlu, “Kadınlar ve Siyaset”, Radikal Ä°ki, 17 Şubat 2008, s.1-4.
28) “100 GĆ¼Ć§lĆ¼ Kadın Arasında 2 TĆ¼rk”, Cumhuriyet, 1 EylĆ¼l 2007, s.13.
29) Ve buna ekleyelim: “Irak’ta ABD işgalinin bedelini en ağır ƶdeyenlerin başında gelen kadınlar, şiddet dƶngĆ¼sĆ¼ iƧinde bir başka şiddetin de kurbanı oluyor. Kuzey Irak KĆ¼rt yƶnetimine bağlı SĆ¼leymaniye kentinde morgda onlarca kadın yatıyor. BirkaƧı silahla vurulmuş ya da boğulmuş, Ƨoğuysa yakılmış. ƖlĆ¼m nedenleri Ƨatışma değil, resmi belgelere kaza diye geƧiriliyor, ama aslında ‘namus cinayeti’. Sadece SĆ¼leymaniye’de geƧen yıl 400 kadın yakılmış. Bunların cesetlerine sahip Ƨıkan olmamış. Iraklı kadınlara yƶnelik şiddetle mĆ¼cadele iƧin kurulan Asude ƶrgĆ¼tĆ¼nĆ¼n yƶneticisi Hanım Rahim Latif, durumun giderek kƶtĆ¼ye gittiğini, yakarak ƶldĆ¼rmelerin arttığını, elektrik kesintilerinden ƶtĆ¼rĆ¼ her evde benzin bulunduğunu, ama Ƨok az ƶlĆ¼mĆ¼n kazara olduğunu, yanıkların biƧimi ve Ƨapının kasıtlı yapıldığını gƶsterdiğini sƶylĆ¼yor: ‘Pek Ƨok vakada kadın ya zinayla ya da evlilik ƶncesinde ilişki kurmakla yahut ailesinin istemediği bir evlilik yapmakla suƧlanıyor. Kocası, erkek kardeşi ya da başka bir akrabası namuslarını korumak iƧin kadını ƶldĆ¼rĆ¼yor. Eğer adam yoksulsa tutuklanıyor, ƶnemli biriyse dokunulmuyor. Pek Ƨok vaka ise saklı tutuluyor. Kadının cesedi kilometrelerce uzağa atılıyor, bulunduğunda ailesi ‘Bizim kızımız yok’ diyor.’ (...) Irak’ta artık kadın yanında erkek eşlikƧi olmadan sokakta dolaşamıyor. Zira devlete bağlı olanlar dahil her silahlı grup aynı zamanda tecavĆ¼zcĆ¼. Ve Irak Ƨapında daha ƶnce gƶrĆ¼lmemiş sayıda Ƨok kadın ƶldĆ¼rĆ¼lĆ¼yor. BM’nin Irak’taki yardım misyonu (UNAMI) ekimde KĆ¼rt bƶlgesinde namus cinayetlerinin endişe verici boyutta arttığını, 2007’nin ilk yarısında 255 kadının ƶldĆ¼rĆ¼ldĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼, bunların dƶrtte Ć¼Ć§Ć¼nĆ¼n yakıldığını rapor etti. (...) BM’nin soruşturmasında Iraklı doktorlardan KĆ¼rt yƶnetimi insan hakları bakanı Yusuf Aziz’e kadar herkes kadınların kendilerini yaktığını savundu. ƖrgĆ¼tler ise, kendileri yaptılarsa bile buna zorlandıklarını dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼yor. “ Latif’in KerkĆ¼k’te bir erkeğe neden kız kardeşini ƶldĆ¼rmek istediğini sorduğunda, aldığı yanıt ise, Ƨok Ƨarpıcı: “Ć‡Ć¼nkĆ¼ artık Irak’ta demokrasi var!” (“KĆ¼rtler Namus İƧin Kadınları Yakıyor”, Radikal, 14 Aralık 2007, s.9.)
30) Ayşe Baziki, “Kadınlara Yƶnelik Şiddete Karşı Uluslararası MĆ¼cadele GĆ¼nĆ¼”, ƜrĆ¼n Dergisi, No: 23, Ocak-Şubat 2008, s.102-13.
31) “Siz Bu Haberi Okurken Ä°ki Kadın Ɩlecek!”, Radikal, 29 Haziran 2007, s.4.
32) “DĆ¼nya Ekonomi Forumu’nun (DEF) 2007 KĆ¼resel Cinsiyet Eşitsizliği raporunda, Ä°slĆ¢m Ć¼lkelerinde kadınların iş sahibi olmak, eşit Ć¼cret almak, eğitime erişim ve siyasete katılmak iƧin dĆ¼nyanın diğer Ć¼lkelerindeki kadınlardan daha Ƨok mĆ¼cadele etmesi gerektiği ortaya konuldu. Raporda ele alınan bir ƶlĆ§Ć¼t de sağlık oldu. DEF’in Birleşmiş Milletler Ƈalışma ƖrgĆ¼tĆ¼, BM Kalkınma Programı ve DĆ¼nya Sağlık ƖrgĆ¼tĆ¼ verilerine dayanarak 128 Ć¼lkede yĆ¼rĆ¼ttĆ¼ÄŸĆ¼ Ƨalışmalar sonucunda dĆ¼n yayımladığı raporda, geƧen yıl 115 Ć¼lke arasında 105. sırada yer alan TĆ¼rkiye’nin, 121. sıraya gerilediği gƶrĆ¼ldĆ¼. Raporda, Avrupa Ć¼lkeleriyle birlikte ele alınan TĆ¼rkiye, değerlendirmenin yapıldığı 4 ƶlĆ§Ć¼tte de, Avrupa’daki en kƶtĆ¼ Ć¼lkenin bile Ƨok gerisinde kaldı. Ä°skandinav Ć¼lkeleri, ƶnceki yıllarda olduğu gibi listenin ilk sırasında yer alırken listenin ortalarındaki eski Sovyet Ć¼lkelerinden Azerbaycan ve Kırgızistan dışında, MĆ¼slĆ¼manların Ƨoğunluğu oluşturduğu Ortadoğu Ć¼lkelerinin hemen hemen tĆ¼mĆ¼ listenin son sıralarında kaldı.” (“TĆ¼rkiye Listenin Sonunda”, Cumhuriyet, 9 Kasım 2007, s.10.) Ya da: “2007 KĆ¼resel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde Ć¼lkemiz, ne yazık ki kadınların ekonomik katılımı ve yararlandıkları imkĆ¢nlarda 118. sırada. Eşit işe eşit Ć¼cret konusunda dĆ¼nyada 47. sıradayız ve kadınların ekonomik geliri dikkate alındığında 109. sırada yer alıyoruz.” (Yusuf Engin, “Şiddet Kadının Ä°radesini Elinden Alıyor”, Radikal, 27 Kasım 2007, s.11.)
33) “Eğitim-Sen Diyarbakır Şube Sekreteri Hafize Ä°pek, sendika binasında dĆ¼zenlediği basın toplantısında TĆ¼rkiye’de geƧen yıl 72 bin 643 kadının şiddet iƧerikli saldırılara maruz kaldığını, bu kadınlardan 842’sinin cinayete kurban gittiğini, 9 bin 317’sinin de yaralandığını belirtti. 466 kadının intihar ettiğini vurgulayan Ä°pek, 5 bin 852 kadının da intihar girişiminde bulunduğunu ifade etti. Aile iƧi şiddete maruz kalan kadın sayısının 14 bin 989 olduğunu anlatan Ä°pek, 1113 kadının tecavĆ¼ze uğradığını, 380 kadının ise “satıldığı”nı sƶyledi. Yapılan araştırmalara gƶre tĆ¼m taciz olaylarının yĆ¼zde 46’sının işyerinde gerƧekleştiğine değinen Ä°pek, bunların da yĆ¼zde 8’inin ƶlĆ¼mle sonuƧlandığına işaret etti.” (“Şiddetsiz GĆ¼nleri Yok”, Cumhuriyet, 24 Kasım 2007, s.3.)
34) Derya Sazak, “Kadına Şiddet”, Milliyet, 9 Aralık 2007, s.23.
35) Burada “kaynak” derken yalnızca parayı değil, aynı zamanda bilgi, araştırma, Ƨaba, enerji, planlama vb. etkinlikleri de kast ediyorum.
36) Size bir ƶneri: Herhangi bir TV programı boyunca yayınlanan reklamlarda amatƶr bir istatistik Ƨalışması yapın. Reklamların yĆ¼zde 90 kadarının kadınlara (ve dahi Ƨocuklara) yƶnelik olduğunu gƶreceksiniz. Ve geƧerken bir not: Kadınlara yƶnelik reklamları izlerken onların tek derdinin yaşlanmak, yaşlı gƶrĆ¼nmek olduğu zehabına kapılıyor insan!

Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRƜDEN EŞİTLİĞE: TƜRKLERLE ERMENÄ°LER ARASINDAKÄ° GƜƇ Ä°LİŞKÄ°LERÄ°NÄ° BÄ°R SÄ°VÄ°L HAKLAR MODELÄ° ARACILIĞIYLA DEĞİŞTÄ°RMEK,1,“KOBANƊ’NÄ°N ‘BÄ°Z’Ä°MLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHÄ°RLÄ° KAN” ƜZERÄ°NE,1,1 MAYIS 2015’DE Ä°STÄ°KAMET(Ä°MÄ°Z) -2014’TE OLDUĞU GÄ°BÄ°!- TAKSÄ°M,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)Ä°,1,1 MAYIS’A GÄ°DERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,14,100. YAŞINDA EKÄ°M DEVRÄ°MÄ°’NÄ°N ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENÄ° GERƇEĞİNÄ°N TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLƜL 2010 SONRASI,1,12 EYLƜL KÄ°ME KARŞIYDI?,1,12 EYLƜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLƜL’Ɯ YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’Ä°N 50. YILINDA SARI YELEKLÄ°LER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ƜN 1 MAYIS DERSLERÄ°,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YÄ°NE YENÄ°DEN ISRARLA TAKSÄ°M,1,2016,1,2018,1,2019: YERKƜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NÄ°SAN BÄ°TTÄ° ‘KUTLU DOĞUM’ VERELÄ°M,1,24 HAZÄ°RAN SEƇİM(LER)Ä° VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZÄ°RAN 2015 SEƇİMLERÄ°’NE DAÄ°R -GEREKƇELÄ°- TAVRIMIZ,1,7 HAZÄ°RAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BÄ°R YOLCULUK,1,ABD EMPERYALÄ°ZMÄ° VE VENEZƜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLƜ OLMAK Ä°YÄ°DÄ°R (7 HAZÄ°RAN SONRASINA DAÄ°R DEĞERLENDÄ°RME),1,ADALET: ANTROPOLOJÄ°K BÄ°R BAKIŞ,1,afis,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE’N)Ä°N ƖTESÄ°DÄ°R,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE),1,AKADEMÄ°NÄ°N ƖZGƜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMÄ°SYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SÄ°ZLERÄ°,1,akp,36,AKP Ä°KTÄ°DARI VE GƜNDELÄ°K HAYATIN Ä°SLƂMÄ°LEŞTÄ°RÄ°LMESÄ°,1,AKP Ä°SLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NÄ°N ‘KƜLTƜR POLÄ°TÄ°KALARI’?,1,AKP’NÄ°N “DERÄ°N DEVLET”Ä°,1,AKP’NÄ°N “KINDER KUCHE KIRCHE”SÄ°,1,AKP’NÄ°N “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NÄ°N “ORGANÄ°K AYDINLARI” VE HAZÄ°RAN KALKIŞMASI,1,AKP’NÄ°N BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ° MÄ° DEDÄ°NÄ°Z,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°: MÄ°LLÄ°YETƇİ MANEVÄ°YATƇI VE PÄ°YASACI,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°YLE Ä°MTÄ°HANI,1,AKP’NÄ°N KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GÄ°BÄ° ƖLMEK,1,AKP’NÄ°N MUHAFAZAKƂRLIĞI Ä°SLƂMCILIĞI NEOLÄ°BERALÄ°ZMÄ° VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktĆ¼el,2,ALEVƎLÄ°K VE SINIF MƜCADELESÄ°: KƜLTƜR VE EKONOMÄ° POLÄ°TÄ°K,1,aleviler,1,amerika,1,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJÄ°: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKÄ°” ƜZERÄ°NE,1,ATAERKÄ°L PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BÄ°RLİĞİ: ƇOKKƜLTƜRCƜLƜĞƜN “KRÄ°ZÄ°”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,27,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,7,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MÄ°ZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZÄ°MAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERÄ°,1,BEKLE BÄ°ZÄ° -YENÄ°DEN- TAKSÄ°M,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BÄ°R “ELEŞTÄ°RÄ°”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BÄ°R “Ä°MKƂNSIZ AŞK” HÄ°KƂYESÄ°: “AKADEMÄ° VE ƖZGƜRLƜK,1,BÄ°R “PRAKSÄ°S ANTROPOLOJÄ°SÄ°” İƇİN,1,BÄ°R AYDIN(LIK) HƂLÄ° FÄ°KRET BAŞKAYA,1,BÄ°R DAHA ASLA DÄ°YEBÄ°LMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR (YENÄ°DEN-)ƜRETME ARACI OLARAK MOBBÄ°NG[*],1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR ARACI OLARAK KORKU,1,BÄ°R KEZ DAHA “TERƖR” MƜ,1,BÄ°R KÄ°MLÄ°K SÄ°YASETÄ° OLARAK MÄ°LLÄ°YETƇİLÄ°K VE IRKƇILIK,1,BÄ°R MÄ°LAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BÄ°YOLOJÄ° KADER MÄ°? ya da “FITRAT”A DAÄ°R,1,BÄ°ZÄ°M DELÄ°LERÄ°MÄ°Z,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLƜL REJÄ°MÄ°… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANÄ°” KÄ°M),1,BUGƜN ADNAN YƜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTƜKLERÄ° KAN,1,cevre,12,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VÄ°LLERÄ° VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,12,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SÄ°STEMÄ° VEYA BU KADAR YETKÄ°YÄ° BABANIZA VERÄ°R MÄ°YDÄ°NÄ°Z,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESÄ°N DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETÄ°YLE BESLENEN ƜLKE,1,ƇƖZƜMƜN SOSYO-EKONOMÄ°K YANI,1,DAĞLAR ERÄ°RSE – ZEVEBƂN,1,DAÄ°MA YAŞAYACAKTIR Ä°SMÄ°YLE MƜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GÄ°RİŞİMÄ° VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELÄ° DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ɯ ya da YOLSUZLUK RANTIN Ä°KÄ°Z KARDEŞİDÄ°R,1,DEMÄ°RÄ°N TUNCUNA Ä°NSANIN...,1,demokrasi,1,DEMOKRATÄ°KLEŞ-ME PAKETÄ°,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETÄ°N ERKEKLERÄ° YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETÄ°N KƜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,8,DİĞERLERÄ° VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DÄ°NLER Ä°SLƂM VE KADIN BEDENÄ°,1,dinleti,1,DÄ°RENEN DAMAR[*] ƇƜRƜMEYEN,1,direnis,3,dunya,5,dĆ¼nya,53,dĆ¼sĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼gĆ¼,2,EGEMENLERÄ°N “PYRRHUS ZAFERÄ°”: F-TÄ°PÄ°,1,egitim,12,EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° SOSYALÄ°ZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTÄ°RÄ° HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,15,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSÄ°ZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,7,EMPERYALÄ°ZM- T. “C” VE AFRÄ°N,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALÄ°ZM ƜZERÄ°NE NOTLAR,1,ERCAN BÄ°NAY’DAN (BAFRA T TÄ°PÄ°) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGƜRLƜK,1,ermeniler,4,ESKÄ°(MEYEN)/ YENÄ° TƜRKÄ°YE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,6,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,1,feminist,1,FÄ°DEL İƇİN SANCAĞI YARIYA Ä°NDÄ°RMEYÄ°N DAHA DA YƜKSELTÄ°N,1,FRIEDRICH ENGELS VE AÄ°LENÄ°N,1,genclik,2,GERƇEKTEN DE NEDÄ°R TERƖR,1,GƖBEKLÄ°TEPE BÄ°ZE NEYÄ° ANLATIYOR,1,gĆ¼ncel,3,gĆ¼ndem,11,GƜNDEM’E DƜNE VE BUGƜNE DAÄ°R,1,HAFIZASINI YÄ°TÄ°RMEYEN “DERSÄ°M’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ƜLKEYÄ° KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GÄ°DİŞ(Ä°MÄ°Z),1,HANGÄ°MÄ°Z ƖZGƜRƜZ KÄ°,1,hareketler,1,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTÄ°R YANÄ° HAYATTIR GRUP YORUM,1,HER GƜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BÄ°R “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTÄ°RÄ°LME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLÄ°LER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,31,IŞILTILI VE “TEHLÄ°KELÄ°” BÄ°R KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE Ä°SLƂMCI “FEMÄ°NÄ°STLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,Ä°FADE ƖZGƜR(LƜĞƜ) MƜ,1,Ä°FADE ƖZGƜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELÄ°KLÄ° DEĞERDÄ°R,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,11,islam,14,islam.ortadogu,1,Ä°SLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZÄ°HÄ°N HARÄ°TASINDA BÄ°R GEZÄ°NTÄ°: “NASIL BÄ°R KADIN(LIK),1,Ä°STANBUL SEƇİMÄ° - BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLÄ°AMIN 40. YILINDA TAKSÄ°M,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,Ä°TÄ°RAZ VE ELEŞTÄ°RÄ° “HAZIROL”DA DURMAZ,1,Ä°YÄ° KÄ° YAŞADILAR Ä°YÄ° KÄ° YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRÄ°M(LER),1,KADINLAR KAPÄ°TALÄ°ZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ƜSTƜ” MƜ,1,KADINLAR İƇİN OLABÄ°LECEK EN KƖTƜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAÄ°R,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSÄ°ZM’SÄ°Z OLUR MU,1,kadin,55,kadinlar,11,KALBÄ°M(Ä°Z) CÄ°ZRE’DEDÄ°R,1,kapitalizm,19,KAPÄ°TALÄ°ZM KƜLTƜR DÄ°RENİŞ,1,KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N KENDÄ°NÄ° Ä°MHASI: NEOLÄ°BERALÄ°ZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,7,KELLE FIYATINA HƜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTÄ° (YOKSULLARINDAN) TEMÄ°ZLEMEK,1,KEŞFEDÄ°LMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESÄ° İƇİNDÄ° SAMÄ°R AMÄ°N,1,kitap,35,KOBANƊ BÄ°ZÄ°MDÄ°R BÄ°Z KOBANƊ’YÄ°Z,1,KOLEKTÄ°F BÄ°R DEVLET CÄ°NAYETÄ°: HRANT DÄ°NK,1,komĆ¼nizm,4,kriz,49,KRÄ°Z SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ƜZERÄ°NE GƖRĆœÅžLER,1,KRÄ°ZDEN Ä°NSAN MANZARALARI[*],1,KƜLTƜR “YERLÄ° VE MÄ°LLÄ°” MÄ°DÄ°R?YA DA NEDÄ°R,1,kĆ¼ltĆ¼r sanat,29,KƜRESEL KƜLTƜR” MƜ,1,kĆ¼rt sorunu,1,laiklik,1,LAÄ°KLÄ°K MÄ° HANGÄ°SÄ°,1,latin amerika,11,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZÄ°LYA ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNÄ°K DARBE,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’DA BARIŞ SƜREƇLERÄ°,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’DAN “BARIŞ SƜREƇLERÄ°”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,2,LƜZUM” ƜZERE: BÄ°R KEZ DAHA Ä°STANBUL SEƇİMÄ°,1,MAĞLUP MU DENÄ°R ŞİMDÄ° ONLARA?,1,MARKSÄ°ST-LENÄ°NÄ°ST ROMAN YAZARI : VEDAT TƜRKALÄ°,1,marksizm,5,MARKSÄ°ZM + V. Ä°. LENÄ°N = EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° (NOTLARI),1,MARKSÄ°ZM AÄ°LE AŞK CÄ°NSELLÄ°K ƜZERÄ°NE SƖYLEŞİ,1,MARKSÄ°ZM VE KADIN ƜZERÄ°NE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSÄ°ZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DƜNYASINA BÄ°R SEYAHAT: ETNOLOJÄ° DEFTERLERÄ°,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BÄ°R ƇUKUROVALI: OKTAY ETÄ°MAN,1,MASKELÄ° FAŞİZM: “POPƜLÄ°ST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI Ä°YÄ° BÄ°LMEZDÄ°K,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHÄ°NÄ°LER VE DƜNYAYI DEĞİŞTÄ°REBÄ°LMEK,1,mĆ¼cadele,12,MƜCADELE BOYU BÄ°R YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MƜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “Ä°MTÄ°YAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KÄ°TLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMÄ°NÄ°ST” MÄ°,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKƜNLEŞME DÄ°YALEKTİĞİ,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YE’NÄ°N “EN ALTTAKÄ°LER”Ä°: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KƜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,10,newroz,1,NÄ°CE ONYILLARA ‘YENÄ°KAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GƜN BU ƜLKEDE. O GƜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLƜMSƜZDƜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(Ä°MÄ°Z,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BÄ°Z YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,8,ORTADOĞU’DA BÄ°R KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “Ä°HYA” ETMEK: AKP’NÄ°N TƖRENLERÄ°,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTƜ YƜREĞİMÄ°ZE…,1,ƖFKELENÄ°NCE ƇOK GƜZEL OLUYORSUN TƜRKÄ°YE,1,ƖFORÄ°NÄ°N ORTASINDA,1,ƖĞRETTÄ°KLERÄ° HATIRLATTIKLARIYLA GREÄ°F DÄ°RENİŞİ,1,ƖLƜMSƜZ ABÄ°(MÄ°Z) OKTAY ETÄ°MAN,1,ƖRGƜTLƜ MƜCADELE ETİĞİ VE SOSYALÄ°ST DEMOKRAS,1,ƶteki,25,ƖZEL MƜLKÄ°YETÄ°N DEVLETÄ°N KƖKENÄ° ƜZERÄ°NE,1,ƖZERKLÄ°KƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLÄ°VYA DERSLERÄ°,1,ƖZGECAN’IN KATLÄ°NÄ°N AKP’YLE NE Ä°LGÄ°SÄ° VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgĆ¼rlĆ¼k,2,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANÄ°NÄ°N (“YENÄ°”) REJÄ°MÄ°,1,PARÄ°S KATLÄ°AMI “BARIŞ SƜRECÄ°” VE HESAPLAŞMA,1,politika,11,POPƜLER KƜLTƜRE ELEŞTÄ°REL BAKIŞLAR - KISA BÄ°R TARÄ°HƇE,1,protesto,2,RECEP’Ä°N TƜRKƜ(/ŞİİR)LERÄ°,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKÄ°’NÄ°N KANAYAN KARANFÄ°LÄ°,1,rƶportaj,12,SAHÄ° “VESAYET (REJÄ°MÄ°)” KALKTI MI,1,SAHÄ°CÄ° OLMAK,1,savas,3,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ƜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,17,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERÄ°N SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRƜMENÄ°N RESMÄ°NÄ° ƇİZEBÄ°LÄ°R MÄ°SÄ°N ABÄ°DÄ°N?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTÄ°M MANZARALARI,1,SEN MÄ°SÄ°N “BARIŞ” DÄ°YEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,8,SÄ°VAS KATLÄ°AMI O GƜN ORADA BÄ°TMEDÄ°,1,siyonizm,2,SÄ°YONÄ°ZM ANTÄ°-SEMÄ°TÄ°ZM VE BÄ°R “MUGALATA” ƜZERÄ°NE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BÄ°LÄ°MLER: BÄ°R ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,10,SOYKIRIM ƜZERÄ°NE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ƜZERÄ°NE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELÄ° DUMRULLARI: ƖZELLEŞTÄ°RMELER,1,SƜREKLÄ°LEŞTÄ°RÄ°LEN OHAL VE,1,ŞİDDET MÄ° MEŞRUÄ°YET YÄ°TÄ°MÄ° MÄ°,1,ŞİDDET NEDEN KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,11,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,14,tck,2,tck301,1,temel demirer,17,tercĆ¼me,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KÄ°TAPLI Ä°NSANDAN KORKARIM,1,TOTALÄ°TARYANÄ°ZMÄ° SOKAKTA ALT EDEBÄ°LMEK,1,TOTALÄ°TERLEŞMEYE Ä°HVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET Ä°KTÄ°DAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tĆ¼ketim,1,TĆ¼rk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TƜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TƜRK(Ä°YE) Ä°SLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,tĆ¼rkiye,77,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHÄ°T OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,Ć¼niversite,6,ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° ƖLDƜRMENÄ°N SEKÄ°Z YOLU (YA DA ƜNÄ°VERSÄ°TE PÄ°YASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETÄ°N ALTERNATÄ°FÄ° VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZƜELLA VE EMPERYALÄ°ZM KONUSU,1,VESAYET REJÄ°MÄ°” ƖLDƜ YAŞASIN “Ä°LERÄ° DEMOKRASÄ°,1,video,24,VURUN “ƖTEKÄ°”NE,1,YA SEV YA TERKET: BÄ°R BÄ°AT ARACI OLARAK MOBBÄ°NG,1,YA SOSYALÄ°ZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDÄ°NÄ°Z,1,yasam,17,YENÄ° TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENÄ°”,1,yeni yil,2,YENÄ° YƖK YASA TASLAĞI ƜZERÄ°NE: PÄ°YASA ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° YUTARKEN,1,YENÄ°DEN HAYKIRABÄ°LMEK: “YERÄ°MÄ°Z MUTFAK DEĞİL DƜNYA,1,YERELÄ° BÄ°RLÄ°KTE YƖNETMEK - NASIL BÄ°R DƜNYA Ä°STÄ°YORSAK ƖYLE BÄ°R YEREL YƖNETÄ°M,1,YILDIZLARIN GƜNCESÄ°NÄ° TUTAN ADAM: CENGÄ°Z GƜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YƜREĞİMÄ°ZDE,1,ZAPATÄ°STALARIN 33. YILI: BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,ZEYTÄ°NLİĞİ ZÄ°NDAN YAPAN SÄ°STEMATÄ°K ZULME DÄ°RENENLER,1,ZÄ°NDAN(LAR)IN TƜRKƇESÄ°,1,ZORUNLU BÄ°R AƇIKLAMA (II)… VE BÄ°R EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚ƶzbudun: KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSÄ°ZM’SÄ°Z OLUR MU?
KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSÄ°ZM’SÄ°Z OLUR MU?
sibelšŸ‚ƶzbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2013/08/kadinlarin-kurtulusu-marksizmsiz-olur-mu.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2013/08/kadinlarin-kurtulusu-marksizmsiz-olur-mu.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gƶr BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara BĆ¼tĆ¼n Yayinlar Ä°steğiniz gƶnderi bulunamadı Ana Sayfaya Dƶn Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika ƶnce $$1$$ minutes ago 1 saat ƶnce $$1$$ hours ago dĆ¼n $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy